Adalet ve yargı kaçkınları gazete muhabirlerinin sorularından da kaçarak yolsuzluğun üzerini örteceklerini zannediyorlar


MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Başbakan, rüşvet ve yolsuzlukla ilgili sorulara ‘Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bunların yeri savcılıktır, hakimliktir’ diyememiştir. Ezilmiştir, büzülmüştür” dedi.

Vural, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, dün İspanya Başbakanı Mariano Rajoye ile düzenlediği ortak basın toplantısında, gazetecilerin sorularına verdiği yanıtları anımsattı.

Erdoğan’ın verdiği yanıtlardan “ne kadar zor durumda olduğunun anlaşıldığını” iddia eden Vural, “Allah kimseyi, Başbakan’ı düşürdüğü duruma düşürmesin” dedi.

Söz konusu basın toplantısının iki milletin temsilcilerinin yaptığı ortak bir basın toplantısı olduğunu ifade eden Vural, “Başbakan’ın, İspanya Başbakanı karşısında bu kadar ezik kalması, dik duramaması, hukuk devletini savunamaması, utanç verici olmuştur” diye konuştu.

İspanya Başbakanı’nın, yolsuzlukla ilgili soruyu yanıtlarken, “Elbette herkes gibi ifade verecektir. Hukuk devletinde bu olur” dediğini, ancak Erdoğan’ın, verdiği yanıtlarda “adalet ve yargı kaçkını” olduğunu gösterdiğini iddia eden Vural, bunun bir diplomatik skandal olduğunu savundu.

Vural, şöyle devam etti:

“Türk milletinin onurunu, şerefini Başbakan savunamamıştır. Başbakan’ın yargının bağımsız çalıştığını ve herkesin yargıya hesap vermesi gerektiğini söyleyecek yüreği yoktur. Çok üzüldüm. İspanya Başbakanı kimmiş de bize hukuk dersi verecek.

Başbakan, rüşvet ve yolsuzlukla ilgili sorulara ‘Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bunların yeri savcılıktır, hakimliktir’ diyememiştir. Ezilmiştir, büzülmüştür.

İspanya Başbakanı soruları dinliyor, not alıyor ama Başbakan yanıtlamaya başladığı zaman kulaklığı çıkarıyor. Bu tavır Başbakan’ın söylediklerine güvenilmediğini ortaya koyan bir tavırdır ve utanç vericidir. Kınıyorum İspanya Başbakanı’nı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın bu sorulara karşılık cevaplarını dinlememesi hangi manaya geliyor acaba?”

Başbakan Erdoğan’ın, rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun “darbe, paralel yapı, dış mihraklar” yalanlarıyla örtme çabasının içinde olduğunu iddia eden Vural, “Yalan makinesi koyun, yalan makinesi yetiştiremezsiniz. Başbakan, yolsuzluk ve rüşvet sorularına cevap vermek yerine, yine ‘riv riv’ demeye başladı” diye konuştu.

Oktay Vural, şöyle devam etti:

“Onun yalan algoritması şöyle işliyor: Küçük Tayyip evde yalnızdır. Vazoyu kırar. Annesi gelir, ‘vazoyu mu kırdın?’ diye sorar. Tayyip, ‘Vazo kırılmadı ki. Onu ben parçalarına ayırdım. Yeniden düzenleme yaptım. Ben neden vazoya zarar vereyim ki ben zaten vazoyum…’ der.

‘Urla ile ilgili olay şahsımla ilgili değil’ diyor. Sen değil misin bunun yıkılmaması için valiyi, Erdoğan Bayraktar’ı arayan? Senin ailen değil mi bu villanın nasıl olması gerektiğine ilişkin talimatları yağdıran? Bunların hepsi tapelerde var. ‘Hazine arazisi değil’ diyor. Ruhsatsız yapıya ruhsat ayarlıyorsun sen. Yazık değil mi? Kentsel dönüşüm adı altında insanların evlerini yıkıyorsun da ruhsatsız bu yapılar için niye yapmıyorsun?”

Vural, toplantıda, bazı telefon konuşma kayıtlarını dinletti.

Erdoğan’ın söz konusu basın toplantısında bir soruya verdiği yanıtı anımsatan Vural, “(Bunu siz uyduruyorsunuz, ne havuzu? O firmalar havuza girip ıslananlardan değil) diyor. Islatanlardan tabii. Havuzun içinde dolarlar var. Dolar, ihale banyosu yapıyorlar. Aklınca milleti kandırıyor” ifadesini kullandı.

Hükümete ve Başbakan Erdoğan’a sorular yönelten Vural, şöyle devam etti:

“Bu medya grubunun bazı iş adamları tarafından satın alınması için Binali Yıldırım’a ‘toplantı yapın’ talimatı verdin mi? Bu medya grubu için Zirve Holding’le kendi evinde toplantı yaptın mı yapmadın mı? Koordinatörlük görevi verdin mi vermedin mi?

Senin talimatın doğrultusunda 21 Ağustos 2013 tarihinde iş adamları ile toplantı yapıldı mı? Toplantıda, bu medya grubunun şirketler tarafından satın alınması talimatı verildi mi? 4 Ağustos 2013 tarihinde aynı grupla ikinci toplantı yapıldı mı? Bu havuza hangi iş adamının ne kadar ödemesi gerektiği tebliğ edildi mi?

3 Ekim 2013 tarihinde, bu oranları yüksek bulanlar için iki bankadan uzun vadeli ve düşük faizli kredi çekilmesine yardımcı olundu mu? Bu iş adamlarından bu paranın tahsil edilmesi için bir bakanın danışmanı görevlendirildi mi?

4 Eylül 2013 tarihinde, kendilerinden istenen ödeme oranlarının çok önemsenmemesi gerektiği, İstanbul-Ankara hızlı tren tünel ihalesinde bu zararların kapatılacağı söylendi mi?

11 Eylül 2013 tarihinde, iş adamları TCDD Genel Müdürü ile görüşerek, ihalelerin bu iş adamlarına verileceği sözü verildi mi? Ruhsatsız villalar için İzmir Valisi, Çevre Şehircilik Bakanı’nı aradın mı? Bu villaların tuvaletleri ile ilgili görüşmeler yaptın mı?”

Başbakan Erdoğan’ın, bir televizyon kanalında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşmasına ilişkin geçen alt yazı ile ilgili telefon görüşmesi yaptığını kabul ettiğini ve bu görüşmeye “Çünkü yapılan hakaretler sıradan değildi” şeklinde gerekçe gösterdiğini ifade eden Vural, bu gerekçenin doğru olmadığını savundu.

Bilgisayar üzerinden söz konusu altyazıyı gösteren Vural, şöyle devam etti:

“Altyazıda, Gezi olayları ile ilgili, ‘MHP lideri Bahçeli: (Cumhurbaşkanı, görüşmeler yerine, Türkiye’yi huzura kavuşturacak adımlar atsın. Birinci görevi budur) yazıyor. Bundan rahatsız olmuş. Çünkü Başbakan Türkiye’de huzur istemiyor, kavga istiyor. Kaos, kutuplaşma, kan istiyor kan.

Bu alt yazı saat 11.25’te başlıyor, 11.32’de bitiyor. 11.33’te bir defa geçiyor son olarak ve ondan sonra kesiyorlar. Ey anlı şanlı cumuhuriyet savcıları, neredesiniz? Neredesin ey Bekir Bozdağ?

14 Temmuz 2013 tarihinde yaptığımız grup toplantısı ile ilgili Başbakan rahatsız oluyor ve talimat veriyor. Genel Başkanımız burada Anayasa ile ilgili MHP’nin tutumunu anlatıyor. Devam ediyor, PKK ile ilgili konular geliyor ve Başbakan rahatsız oluyor. Genel Başkanımız, ‘PKK adam kaçırmakta, yol kontrolü yapmakta, haraç kesmekte, şantiye basmakta, barajlara saldırmaktadır. Ama Başbakan Türk gençliğine (şiddet yapan şiddet görür) diyerek göz dağları vermekte, azarlamaktadır. PKK silahı masaya koymuş, namluyu Türk milletine doğrultmuştur) diyor. Başbakan bunlardan rahatsız oluyor. Saat 12.16’da naklen yayın başlıyor, 12.47’de kesiliyor. Başbakan aradıktan 2 dakika sonra. PKK’ya söylediğimiz laflar, Başbakan’ı rahatsız etmiş.”

Başbakan Erdoğan’ın kasetler üzerinden siyaset yaptığını iddia eden Vural, “Bunların kaynağını biliyorsan neden savcılığa bildirmiyorsun?” dedi. Oktay Vural, Erdoğan’ın kaset üzerinden MHP’ye yönelik siyaset yaptığı ve bunu miting meydanlarında kullanıldığı gerekçesiyle YSK’ya da başvurduklarını anımsattı.

Bir gazetecinin twit attığı gerekçesiyle sınır dışı edildiğine yönelik sorulan soru bir soru üzerine Erdoğan’ın, “Twit takip etmem. Bu kadar boş zamanım da yok” dediğini belirten Vural, “O kadar işin var ki boş zamanlarında rüşvet havuzları, ihale havuzları… Devlet Bahçeli’nin demeçlerinin televizyon kanallarında yer almaması için Alo Fatih hattı… Boş zamanlarında sansürcülük yapıyor, anketlere takla attırıyor, yolsuzluk soruşturması yapan savcıları tehdit ediyor, İmralı’daki bölücü başının randevularını ayarlıyor” diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında Bursa’da yaptığı bir konuşmadan dolayı fezleke gönderildiğini belirten Vural, “Biz dört bakanın fezlekesini beklerken Genel Başkanımızın fezlekesi geldi. 27 Haziran 2013 tarihinde hazırlanmış ve şimdi gönderiyorlar. Tehdit ediyorlar. Sözde şikayet üzerine… Bir kere bu şikayet üzerine olmaz. Kamu davasıdır. Bu milleti etnik kimliklerine göre ayıran, ‘yüzde 50’yi zor tutuyorum diyenler hakkında niye dava açamıyorsunuz? İnsanları ötekileştiren, etnik kimliklere göre ayıran, birbirine düşman kılanlarla ilgili, Recep Tayyip Erdoğan hakkında neden açmıyorsunuz? Firavunlarla mücadeleye devam edeceğiz” dedi.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Vural, HSYK’nın yapısında değişiklik öngören kanun tasarısını değerlendirdi. Savcı ve hakimlerin hiçbir güvencesinin kalmadığını savunan Vural, bu düzenlemenin yargının işleyişine darbe vurmak amacıyla getirildiğini ileri sürdü.

Vural, “HSYK ile ilgili bu düzenlemeyi 2010 yılında milletin iradesine götürmüştünüz. Yüreğiniz olsa, milletin iradesiyle değiştirilmiş bu HSYK ile ilgili değişikliği de millete götürürsünüz” dedi.

İnternetle ilgili düzenlemeye de değinen Vural, bu yasayla internete giren herkesin okudukları baktıkları ile ilgili kayıtlar oluşturulacağını savundu. Oktay Vural, bunun insanları fişlemek anlamına geldiğini iddia ederek, “Sayın Cumhurbaşkanı hiç olmazsa giderayak yeminine sadık olsun. Cumhurbaşkanı sansürü, fişlemeyi yasalaştıran bu düzenlemeyi ivedilikle iade etmelidir ve bir daha da getirilmemesi gerektiğini söylemelidir” diye konuştu.