AKP ve çözüm ortakları PKK/HDP, KOBANİ olaylarını bahane ederek millete yeni kumpaslar kurmak için harekete geçmişlerdir.
AKP ve PKK birlikte Habur’da Hukuka kumpas kurdular, doğu ve güneydoğuda askere kumpas kurdular, şimdi de polise, yargıya kumpas kuruyorlar. Film aynı, senaryo aynıdır. Yaşanan; Taviz, tehdit, tehdit taviz sürecidir, millete yeni bir kumpas sürecidir.
Kobani olayları ve sonrasında Çözüm ortağı İmralı, Kandil ve HDP “15 Ekim’e kadar adım hükümet atılmazsa çözüm biter, Kobani düşerse çözüm biter, Öcalan’a sekreterya olmazsa çözüm tıkanır” diyerek tehditte bulunmuş, eylemler başlatmış, AKP de buna karşılık“ Böyle sahtekarlık olmaz, PKK Oslo’da bize söz verdi sözünde durmadı”, “Güven sorunu yaşanıyor”, “Çözüm sürecini bu sıralar ağzımıza almayız, sürece mecbur ve mahkum değiliz”, “kamu düzeni sağlanmadan süreç başlamaz”, “ülkeyi terketmesi gerekenler, silah bırakması gerekenler üzerine düşeni yapmalıdır” şeklinde milletin gazını almak için güya “SERT” açıklamalar yapmıştır .
Peki gerçekte olan nedir? Bütün bu söylemler bir tiyatrodan ibarettir. AKP ve PKK ülkeyi birlikte yönetmektedirler. Bunlar AKP ve PKK koalisyonunun yeni taktikleridir.
Biz aynı filmi daha önce de görmüştük. Hatırlarsınız daha önce Erdoğan İmralı’yla başlattıkları sözde çözüm sürecinin ana amacının “örgüte silah bıraktırmak ve örgütün sınır dışına çıkmasını sağlamak” olduğunu ifade etmiştir.
Beşir Atalay “Hedef şu, silah bıraktırmak. Bunun dışında görüşme olmaz. Görüşme çalışma olacaksa bundan sonrası için, yine silah bırakma esastır.” Şeklinde açıklama yapmıştı.
Yalçın Akdoğan; “Bundan sonra sınır ötesine çekilirse ve silah bırakma yaşanırsa bir süreç var denebilir. Yoksa hükümet bir sürü bir şeyler yapacak, ondan sonra sonuç çıkacak gibi bir yaklaşım yanlış bir yaklaşımdır” demişti.
Arınç; “Silah bırakılmadan hiçbir şey görüşülmez, Bunlar gerçekleşmeden hiçbir konu üzerinde müzakere yapılamaz. ” demişti.
Yine Erdoğan “Giderken silahını mağaraya bırakacak veya gömecek. Silahlı giderlerse güvenlik güçleri sessiz kalamaz. Yasal güvence olmaz. Silah bırakmadan bu iş olmaz.” Demişti.
Peki ne oldu? PKK silah bıraktı mı? PKK sınır dışına çekildi mi? PKK eylemlerine son verdi mi? Tabii ki hayır.
Olmayan bir şeyi varmış gibi yayınlarınızla pazarladınız yüzyılın yalanlarını söyleyerek milleti kandırmaya çalıştınız.
Bu süreçte “PKK çekildi çekiliyor, silah bıraktı bırakıyor” şeklindeki haberlerin, açıklamaların büyük bir aldatmaca ve taktikten ibaret olduğunu da Başbakan Ahmet Davutoğlu açıkça itiraf etmiştir.
20 Ekim 2014 tarihindeki konuşmasında aynen şunu demiştir: “Biz PKK’nın çekilmediğini biliyorduk, çözüm süreci zaafa uğramasın diye topluma deklare etmedik”
Yani Davutoğlu, milleti süreç diye diye kandırdık, aldattık, ortada çekilme mekilme yoktu diyor.
Şimdi çıkmış yine aynı şekilde amaç silah bıraktırmak diye diyorlar. Daha dün, ABD örgüte Peşmerge üzerinden silah yardımı yaparken siz “Teklifi biz götürdük” demediniz mi?
PKK’nın Kandil’de Irak’ın kuzeyinde silahlarıyla birlikte bulunmasına izin veren Mesut Barzani’yi kırmızı halılarda ağırlayan siz değil misiniz?
Bu süreçte, PKK’nın silahlarının gölgesinde müzakere masasına oturan AKP iktidarı PKK’nın her şantajına boyun eğmiş, PKK’nın talepleri doğrultusunda adım atmış ve atmaya da devam etmektedir.
PKK, İmralı ve HDP Grevle şantaj yapmış, AKP anadilde savunma, Öcalan’ın cezaevi şartlarıyla ilgili düzenlemeleri yerine getirmedi mi, KCK’lıların serbest kalması için yargı paketleri çıkarmıştır.
PKK, İmralı ve HDP demokratikleşme paketi 1 Ekim’e kadar çıkmazsa süreç sona erer diyerek tehdit etmiş, AKP anadilde eğitim, yer adlarının değiştirilmesi dahil pek çok PKK talebini içeren paketi çıkarmıştır.
PKK, İmralı ve HDP’nin “Çözüm Süreci Çerçeve Yasası ” çıkmazsa süreç sona erer şantajı sonrasında , AKP hükümeti PKK’yla görüşmeleri yasal korumaya alan 6 maddelik yasayı çıkarmıştır.
ŞİMDİ YİNE AYNI SENARYO VİZYONDA. Kimsenin şüphesi olmasın ki, bu bahar da yine aynı çözüm, silah bırakma, sınır dışına çekilme yalanını manşetlere sayfalara taşıyacaklar. Örgüt silahlarıyla birlikte çekiliyor, Cudi dağlarında piknik yapılıyor sözleri manşetlere taşınacak.
Bakın şimdiden Demirtaş’ın “ Hükümet nihayetinde silahsızlandırılmış bir PKK istiyor, PKK’ya en geç 2015’in Mart ve Nisan ayına kadar silahsızlanması için çağırı yapacağını, örgütünde buna yeşil ışık yaktı” sözlerini medya manşetlere taşıdı bile.
Benim Oğlum Bina Okur, Döner Döner Yine Okur…Gerçek budur. AKP ve PKK koalisyonu aynı teranelerle milleti aldatmaya, milleti kandırmaya devam etmektedir.
Aslında ortada bir çözüm süreci falan yoktur. Gerçek Şudur: AKP/PKK LİMİTED AŞ çözüm süreci adı altında Türkiye’yi Terör Tehdit Taviz Taktiğiyle uçuruma sürüklemektedir.
Süreç; şantaj, tehdit, taviz, teslimiyet şeklinde tıkır tıkır işlemektedir.
Bu süreçle AKP iradesini PKK’ya teslim ederek, Türkiye’yi TERÖR TAVİZ SARMALI’na sokmuştur.
Adeta bir dolap beygiri gibi çözüm süreci adı altında PKK’nın değirmenine su taşımaktadır.
Süreç boyunca, bölücü örgüt ne silah bırakmış, ne de çekilmiştir. Örgüt gücüne güç katmış, alan hakimiyetini genişletmiş, hatta ağır silahlara bile sahip olmuş, şehitlik açmış, heykel dikmiş, şehir mekzelerinde örgüte katılım diploma törenleri düzenlemiş, vergi toplayıp, mahkeme kurarak, kimi şehirlerde özerklik ilan edecek duruma gelmiştir.
KOBANİ eylemleri ve sonrasında yaşanan gelişmeler de bu taktiğin yeni versiyonudur.
Yıkım koordinatörü, Atalay Kobani olaylarıyla ilgili olarak “Süreçte taraflar arasında niyet tazelendi” demiştir.
Ortada niyet tazeleme değil, nikah tazeleme vardır. AKP ve PKK Kobani eylemlerini bahane ederek nikah tazelemişlerdir.
Yine aynı oyun oynanmaktadır. Çözüm süreci ısıtılıp yeniden milletin önüne getirilmek istenmektedir. Kontrollü gerilimler yaratılmakta, “süreç bitti mi, askıya mı alındı, türbülansa mı girdi, güven bunalımı mı var’ şeklinde açıklamalar yapılarak, Çözüm Uzlaşma toplantıları adı altında , güven tazelendiğine dair açıklamalarla, terör ve taviz taktiği devam ettirilmektedir.
Başbakanlıkta Çözüm Süreci Zirvesinde çok dikkat çekici ifadeler var:
“PKK devlete ihtiyacı kalmadığını düşünüyor. Bölgede PKK ile iş tutan birçok devlet var. PKK yaşanan kaostan çıkan fırsatı değerlendirmek istiyor. Bunun için başka devletlerle işbirliğine giriyor. PKK şimdi fırsat kolluyor, ‘Bir kırılma olsa da silah kullansam’ diye. Örgüt artık silah bırakmak istemiyor. Bölgede PKK kendi silahını meşrulaştırmak istiyor. Bölgede PKK’ya yakın okul müdürleri ve öğretmenler var” denilmektedir.
Bir yandan “örgüt silah bırakmak istemiyor, bir kırılma olsa da silah kullansam diyor” tespitini yapacaksınız, öbür yandan millete “örgütün silah bırakacağını, Öcalan’ın, Kandil’den, sınır dışına çıkışları ivedilikle başlatmasını da isteyeceğini, Öcalan’ın, gerekli adımların atılması halinde 2015 Nevruzu’nda kalıcı olarak, ‘Silahlı mücadeleye son ve silahlara veda’ çağrısı yapacağını” manşetlerle servis ediyorsunuz.
Yine aynı yalan furyası tüm hızıyla devam etmektedir.
Şimdi bu tespitler ortadayken AKP hükümeti ve çözüm ortağı “Süreç kamu düzeni dengesi” gözetilerek “Sürecin Kaldığı yerden kararlılıkla devam Edeceği”ni ilan etmişlerdir.
Süreç kararlılıkla devam edecek miş! Ne sürecinden bahsediyorsunuz siz? Hukukun ve devlet otoritesinin olmadığı, direksiyonun PKK’da olduğu, silahın gölgesinde yürütülen sürecin bu ülkeyi nereye sürüklediğini, neye mal olduğunu iki yıldır tecrübe etmediniz mi?
Bu süreç kime yaramakta, kimin işine gelmektedir? Süreç PKK’nın işine yaradı, alan hakimiyetini genişletti, şehirlerde otoriteyi kaybettik, bölgede can güvenliğimiz tehlikede, sokağa çıkamıyoruz, PKK her yere hakim oldu diyen AKP hükümet yetkilileri, milletvekilleri değil mi?
PKK, AKP’yi parmağında oynatmaktadır.
Eline her silahı alanla masaya oturursanız, elindeki silahla dayatmalarda bulunanları her seferinde affederseniz, bu millet kime dayanacak, kime güvenecek? Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan vatandaşlarımız PKK’nın yaptıkları karşısında kime gidecek? Böyle bir kepazelik olabilir mi?
KOBANİ olayları sırasında 40’a yakın kişi ölmüş, , şehirlerde okullar, hastaneler, itfaiye, ambulans araçları, karakollar yakılmış, binlerce kamu binası kullanılamaz duruma getirilmiştir. PKK şehirlerde özerklik ilan etmiş, bayrağımız indirilmiş, askerlerimiz, polislerimiz, korucularımız kalleşçe sırtlarından vurularak şehit edilmiştir.
Bütün bunlar olurken, AKP hükümeti, Gezi Parkına, Soma eylemlerine gösterdiği tepkinin binde birini bile KOBANİ’de göstermemiştir. Gezi Parkından darbe çıkaran AKP, aleni bir kalkışma olan KOBANİ’den hükümet ortağı çıkarmıştır.
AKP hükümetine soruyorum; KOBANİ’de bu vandalizmi, terörü yapanların yanına kar mı kalacak? Bütün bunların üzerine sünger mi çekilecek? Üzerine bir bardak su içilip oturulacak mı? Kameralar karşısına geçip hala pişmiş kelle gibi sırıtarak “Süreç aynı kararlılıkla devam ediyor” mu diyeceksiniz?
Ben buradan AKP hükümetine sesleniyorum: Hükümetin yapması gereken, ‘PKK’nın silahı bırakması, bu silahlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne tehdittir, kayıtsız şartsız silah bırakılacaktır. Türk milletinin milli kimliğinden, egemenliğinden taviz verilmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti gücünü hiç kimse ve grup ile paylaşmayacaktır. Bu milletin dili, egemenliği, kimliği, milli devlet vasfı kesinlikle kırmızı çizgilerimizdir’ diyerek kararlılığını ortaya koymalıdır. PKK ile yaptığı görüşmelerde çözüm olarak görüştüğü konuları ivedilikle millete açıklamalıdır