Bize yüzelli yıllık köhne zihniyetin devamı diyen ey Recep Tayyip Erdoğan, sen hangi dünya görüşün devamı, kimlerin temsilcisisin?


MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendilerini, ”İttihat ve Terakki’nin devamı” olarak gösterdiğini söyleyerek, ”Bizi İttihat ve Terakki’nin devamı olarak suçlayan Recep Tayyip Erdoğan, sen kimin devamısın?” sorusunu yöneltti.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM’de düzenlendiği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, dün partisinin Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmayı değerlendirdi.

Vural: Başbakan dün “Biz burada, 150 yıllık köhne bir zihniyetle mücadele ediyoruz. İliklerimize kadar işlemiş, devletin bütün kılcal damarlarına kadar ilişmiş bir zihniyetle mücadele ediyoruz.”  Diyor ve devamında  diğer partileri de ve MHP’yi de sayarak “İttihat ve Terakki’nin izindeki partilerle de mücadele ediyoruz. Diyor. Biz dün ‘Bu milletin tarihiyle, geçmişiyle, değerleriyle mücadele eden, bunları sorgulayan bir Başbakan görüntüsüne şahadet ettik” ifadesini kullanan Vural, ”Sayın Başbakan dünkü konuşmasında, bu sefer İttihat Terakki’ye uzanmış. Asıl derdi Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı, kurulan milli devlet”  vurgusunu yaptı ve devamında “Osmanlı’yı yıkmak için çalışanlar, Türkleri tekrar Orta Asya’ya göndermek isteyen emperyalist güçler de  tam yüz elli yıldır bu tarihi büyük, kendisi büyük milletle  mücadele ediyor. Çeşitli oyunlar, tuzaklar kuruyor. En son kurduğu oyunsa sizin eşbaşkanlığını yaptığınız  BOP projesi’dir.”dedi.

Vural, şöyle devam etti: ”Bizi İttihat ve Terakki’nin devamı olarak suçlayan Recep Tayyip Erdoğan, sen kimin devamısın? Kimin temsilcisisin. Küresel emperyalizmin taşeronluğunu yapan, İslam coğrafyasında emperyalizmin Truva atı olarak koşturan, bölücü terör örgütüyle Avrupa şehirlerinde pis pazarlıklar yaparak, ülkeyi taksime çalışanlar kimin devamıdır? Sen kimsin? Önce onu koy bakalım. Eline almışsın bir fırça bu milletin tarihini karalamaya, tarihiyle mücadeleye devam ediyorsun. Nedir alıp veremediğin bu milletin tarihiyle, değerleriyle.. Nasıl bir travmadır bu? Bu kadar tarihine şaşı bakan, tarihini ve milletini kötülemek için bu kadar fırsat kollayan bir başbakan ancak olsa olsa Fransız Başbakanı olur.

Bu üslup BDP’nin, bölücülerin, komünistlerin, Ermeni soykırımı iddialarını ileri sürenlerin iddialarıdır ve bu üslup Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na yakışmıyor. Bu millet bunu hak etmiyor. Bu milletin muhafazakar değerlerine karşı bu tavrı aslında kendisinin ustalık dönemi değil de emeklilik dönemi yaşadığının göstergesi. Müflis tüccar gibi eskilerini kaşıyor.”

“Ey Erdoğan, Medine müdafaasını yapanlar da mı senin  hedefin?”

Vural, ”yandaş yazarların ”Hitler ile Talat Paşa’yı aynı kefeye koyduğu bir ortamda Başbakan da İttihat ve Terakki üzerinden tarih düşmanlığı yapmasının kendilerine anormal gelmediğini” söyledi.

”Başbakan Erdoğan’ın dün ‘hepimiz Ermeniyiz’ lobisinin sözcülüğüne soyunarak tarihi bir konuşma yaptığını” öne süren Vural, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olan Başbakan’ın aslında kimlerden bahsettiğini bildiğini sanmıyorum açıkçası. Sayın Başbakan, ‘İttihat ve Terakkici zihniyetle mücadele ediyorum’ diyorsun. Öyleyse, Irak’taki İngiliz işgaline karşı direnenler, Kanal Harekatı’nı yapanlar, Filistin direnişini örgütleyenler, Kut’ul Amara Zaferi’ni kazananlar ve Medine müdafaasını yapanlar da senin hedefin içerisinde öyle mi? Bunları da içine katıyorsun değil mi? Bu söyleyen zihniyet, ‘keşke 1 Mart’ta Irak’ı ABD ile işgal etseydik’ diyen zihniyettir. Bugünkü zihniyet, o zamanın İngiliz Muhipleri, o zamanın mandacılarıyla aynı pencereden bakıyor olaylara.

Başbakan’ın ‘köhne zihniyet’ dediği kişiler, kanlarının son damlasına kadar İslam coğrafyasında 7 düvele karşı savaşan vatanseverlerdi. Sık sık şiirlerini okuduğu Mehmet Akif de Ziya Gökalp de o zaman Başbakan’a göre köhnemiş bir zihniyetin temsilcisi olmuştur. Biz senin zihniyetini gayet iyi biliyoruz. Osmanlı’yı yıkmak isteyen zihniyetler bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni hedefe almışlardır. Başbakanın köhne zihniyet diye bahesttiği kişiler,  tükenmiş bir İmparatorluğun, cehalet ve yoksullukla yaşayan bir milletin çocukları olarak binbir imkansızlık, karmaşa ve devletler oyunu içinde büyüyüp,  çöküşü durdurmak için sonuna kadar ve yiğitçe dövüşenlerdir. Onlar kanlarının son damlasını kadar İslam coğrafyasında yedi düvele karşı yılmadan savaşan vatanseverlerdi.” Diyen Vural konuşmasını  “Başbakanın köhne zihniyete sahip dediği  kişilerden biri olan,  birinci Dünya Savaşında Osmanlı Genel Kurmay Başkanlığı yapmış  Enver’in, daha sonra İslam Orduları kumandanı olarak Kafkaslarda şehit düştüğünde cebinden bir büyük harita, bir Kur’anı Kerim, yarım kalmış bir mektup ve birkaç kuruş para çıkması bile onların yanlızca idealleri uğruna yaşadıkları ve idealleri uğruna öldüklerini gösterir. Sen niçin yaşıyorsun sayın Başbakan. Hangi idealin peşinden koşuyorsun?  Bildiğimiz tek idealin Diyarbakır’ı BOP’un yıldızı yapmak. “ şeklinde sürdürdü.

O günün müstemlekecilerinin konuştuğu gibi konuşuyorlar!

Konuşmasında devamında Vural “İttihatçı önderler Talat, Cemal, Sait Halim Paşalar’ın Ermeni tetikçiler tarafından öldürülmüş olmaları bile başbakanın dünkü konuşmasının nerelere kimlere mavi boncuk dağıttığını göstermesi bakımından   ilgi çekicidir. Bir taraftan Sarkozy’e posta koyuyor gibi yapıyorsun öte taraftan Ermeni diasporasının Nazi örgütü gibi gösterdiği tarihi aktörleri hedef tahtasına koyuyorsun.  Biz senin niyetini biliyoruz sayın Başbakan.  Osmanlıyı kurtarmak için ölümüne kavgaya tutuşanları eleştiren müstemlekeciler o gün ne diyorlardı biliyor musunuz? “neden savaştılar, kan dökülmeden anahtar teslimi yapsalardı,  ne isteniyorsa verselerdi”.

Bugün de aynı şeyleri söylemiyorlar mı? “ ne isterlerse vereceğiz?” demiyorlar mı?

Biz Osmanlı yıkıldı ve gitti biliyorduk. Bugün yaşananlara bakıyoruz ve görüyoruz ki aslında yıkım devam ediyor. İngilizler o zaman  cihat fetvasına karşı sömürgelerdeki halklara “halifeyi esir almış bir avuç dinsiz İttihatçının zorba idaresinden sizi kurtarıp medeni milletler gibi yaşatacağız” diye karşı propoganda yapıyorlardı.  Şimdikiler ise “Muhafazakar demokrat ideolojiyle, Büyük Ortadoğu Projesiyle sizi demokratlaştıracağız ” diyorlar.