Bizim davamız Türk İslam davasıdır, Başbakanın davası ise İslam dünyasını hedef alan BOP’culuktur


 MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Erdoğan’ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için kullandığı ‘İslam dünyasıyla zerre kadar alakası olmayan bir Genel Başkan’ tabirine tepki gösterdi. Vural, “Bizim sevdamız, davamız Türk-İslam ülküsü. Senin savdan ne? Biz bu davayı güderken sen topçuydun, şimdi BOP’çu oldun. Milli görüş gömleğini çıkarıp ABD gömleğiyle dolaşan sen değil misin? Sen ancak idam edilen ülkücü Pehlivanoğlu’nn mektubunu okuyarak gözyaşları ile istismar eden birisin” diye konuştu.

 Başbakan Erdoğan’ın İslam dünyası ile ilgilendiğini söylediğini belirten Vural, şunları kaydetti: “Neyle ilgileniyorsun? Irak’ı işgale den ABD askerlerinin sağ salim dönmesi için dua ediyorsun Ebu Gureyb’de işkence eden askerlerin sağ salim dönmesi için dua eden birisin. Emperyalist bir projenin taşeronluğunu, eş başkanlığını yapan birisin. BOP İslam’ı, İslam dünyasını dönüştürme projesidir. Gazze’ye saydıran İsrail’i korumak için Malatya’ya radar üssünü getirip koyan sensin. Yahudi cesaret madalyasını göğsünde taşıyorsun, bir de İslam dünyasıyla ilgilendiğini söylüyorsun. Suriye’yle ilgili bir rejim sorununu etnik ve mezhep çatışması boyutuna getirdin. İran’ı hasım kabul edip füze kalkanı ile tehdit sınıflamasına soktun. İslam dünyasından bir tane komşumuz mu kaydı ya? Evet, sen İslam dünyasıyla ilgileniyorsun; ABD ve BDP adına İslam dünyasının içini karıştırmak için ilgileniyorsun. İsrail’in güvenliğini sağlamak için, çevresindeki ülkelerin dengesini bozmak için ilgileniyorsun. Nasıl Türkiye’yi içerden çökertmek için muhafazakar düşünceyi dönüştürdünse, nasıl milli kimliğimizi, dilimizi tartışma içine sokuyorsan, BOP eş Başkanı sıfatıyla uyguladığın politika siyasi Lawrence politikasıdır. Lawrence gibi Türk milletinin milli kimliğini, ortak değerlerini ayrıştıran, İslam dünyasını da etnik ve mezheplere ayıran BOP projesi eşbaşkanı sıfatıyla siyasi bir Lawrence gibi davranın birisin sen.”

 Başbakan Erdoğan’ın, 17 Ekim 2003’te İspanya’da “Helenizm ile büyük ölçüde etkileşen Frigya uygarlığı Anadolu’nun tam ortasında vücut buldu. Peki sonra ne oldu? Bu ortak bilinci engelleyen ek şey tarihten gelen güvensizlik duygusu. Bu güvensizlik din ve kültür gibi suni bölünmelerle maalesef hala beslenmeye devam ediyor’ dediğini aktaran Vural, “Başbakan Helenizmle Frigya’nın sevdasına düşmüş. Burada Türk-İslam davası yok. Dinimizi suni bir bölünme olarak gösteren bir kimsenin İslam dünyasıyla ilgili bize dil uzatmaya hakkı var mıdır, haddi var mıdır? Sen kim bizi ‘İslam dünyasıyla ilgisi olmayan’ olarak nitelemek kim? Önce aynaya bakacaksın sen?” dedi.

 Gazze’de ateşkes olsa da ambargonun kalkmadığını ve İsrail’in kazandığını belirten Vural, “Sayın Başbakan ‘İsrail bundan sonra Akdeniz’de istediği gibi at koşturmayacak’ dedi.

 Rumlarla birlikte doğalgaz buldular, ne oldu? Hani seyrüsefer serbestisini donanman sağlayacaktı, ‘bütün gemilere eşlik edeceğiz’ diyordunuz. Gazze’ye giden gemi İsrail durdurulmadı mı? Sen ne söyledin de ne oldu?” dedi.

 Başbakan Yardımcısı Arınç’ın İsrail’le ilişki kurulması için can attığını söyleyen Vural, Başbakan’ın da ‘bizim ilişki kurmamız söz konusu olmaz ama istihbarat örgütleri kurabilir’ dediğini söyledi.

 Vural, “Hatırladınız mı bu istihbarat örgütlerini? PKK için de aynı şeyi söylemişti. Sonuçta İmralı’ya üç defa gönderdiler ve Mehmet Öcalan devlet kuryesi olarak kullanıldı ve doğrudan hükümetle İmralı arasında köprü oldu” dedi.

 Filistin’i ve Gazze’yi korumak için önce Filistin ve Gazze dostu ülkelerin bütünlüğünü de korumak gerektiğini belirten Vural, “Ama maalesef Türkiye’nin uyguladığı dış politika doğrudan doğruya İsrail’in güvenliği için oluşturulan bir dış politikadır” dedi.