Fizik dünyasında Newton’un çekim yasaları siyasi, sosyal, ekonomi değerlendirmelerde de etkili olmuştur.
Temel ilke, cisimlerin iç kuvveti, direncidir. Bunu etkileyen dış kuvvet, çekimi ve hareketi belirler. Newton’un denge kavramına yüklediği anlam ve yer çekim yasası anahtardır.
Eylemsizlik yasası (ya da ilkesi) şunu şart koşar: “Her cisim, üzerine etki eden kuvvetler tarafından bu durumu değiştirmeye zorlanmadığı sürece, istikrar durumunda ya da doğru bir çizgi üzerinde tekdüze hareket halinde sebat eder.” Newton’a göre maddenin iç kuvveti bir direnç kuvvetidir. İstikrar ölçüsüdür. Bir dış kuvvet gelmediği sürece, hareketsiz veya düzgün doğrusal hareket halinde kalır. Diğeri de “kütleler büyüdükçe çekim gücü artar, aralarındaki uzaklık arttıkça çekim gücü azalır.”
Siyasette böyle değil mi?
İç kuvvet azaldığında direnci azalıp güçlerin çekim alanına, kontrolüne girmiyor mu?
Siyasetin kendi iç direnci hareketi belirlemiyor mu?
İç kuvvetin unsurlarının dengesinin başkalarının etki alanına girmesi çekim gücünün yönünü belirlemiyor mu?
Siyasetin çekim alanı da kendi ahlaki, ekonomik ve politik değerlerinin kurduğu ilişki modelidir. Bunların toplumla kurduğu elbette çekim alanını belirler. Asabiyet ilişkisi arttıkça kitleyi çekim alanı da artar. Bu ilişki reelleştikçe yani yakınlaştıkça çekim gücü artmıyor mu?
Siyaset dünyasında aralarındaki ilişkiyi belirleyen hapis ikilemi veya koordinasyon oyun kuramları aslında işbirliği ve dengeyi sağlayan kurallar değil mi?
Kurallara uymayınca büyüğün çekim gücü artmıyor mu?
Büyük gücün çekimi artınca bu denge bozulmuyor mu?
Değer ve çıkarlar çatışması içinde olunan bir süreçte muvazaalı bir ilişki iç kuvvetin unsurlarını ve böylece direnci zayıflatmıyor mu? Böylece çekim alanı azalmıyor mu?
Yakınlık arttıkça çekim alanı daha fazla artmıyor mu?
Siyaset alanında da ataletsizliği kaldırmak veya düzgün doğrusal hareket için iç kuvvetle iç direnci muhafaza etmek, artırmak ve büyük kütle ile mesafeyi dengede tutmak gerekmiyor mu?
Veya bu olmuyorsa büyük kütlenin çekim alanını zayıflatmak kritik değil mi?
Çoğunluğa ulaşmanın yolu medyan seçmene ulaşmaktır. İdeolojik kutuplaşma sonuçta seçmen kitlesini buna göre şekillendirir. Kitleler bu ideolojik konuma göre yerleşir. Toplumsal çoğunluğunun sosyopolitik tutumuna uygun olmayan bu kutuplaşma çoğunluğa ulaştırmaz.
Newton kanunlarının etkili olduğu bir başka alanda yönetim sistemidir. Bu sistem içinde bulunan yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin iç kuvveti bunların direnci değil midir? Bu kuvvetlerin iç unsurları bir diğer kuvvet tarafından belirlendiğinde iç direnç zayıflamıyor mu?
İç kuvvet böylece direnç azaldıkça daha daha büyük ve daha fazla yakın olanın etkisi altına girmiyor mu?
Veya bir başka kuvvet çok güçlendikçe diğerleri çekim alanına girmiyor mu?
Böylece yönetim siteminde denge bozulmuyor mu?
Bu devlet ve millet hayatına menfi etkilemez mi?
Ekonomide bir malın değeri o malı oluşturan unsurlarla belirlenir. Bu unsurlar emek, kar ve kiralardır. Bunlar bir denge oluşturur. Bu unsurlardan birinin değişmesi eğer dışardan bir kuvvetle eylemsizlik kalkmazsa değişiklik diğerinin aleyhine olur. Malın değerinde eylemsizliği veya doğrusal hareketi etkileyen dış kuvvet piyasadır. Eğer piyasada buna talep artarsa çekim alanı artar fiyatı da artar. Piyasada talep azalır mesafe uzaklaşırsa ya eylemsizlik ya da doğrusal hareket olur. Fiyat değeri bulmazsa da mal üretilmez.
Sonuçta siyasette de, kamu yönetiminde de, ekonomide de güçlerin kendi iç kuvveti olan iç direnci diğerleri karşısında çekim gücünü ve hareketi belirler. Kitleler büyüdükçe çekim gücü artar. Çekim gücü birbirlerine yakınlaştıkça artar, uzaklaştıkça azalır.
Şüphesiz bunlar kendi haline bırakıldığında tabii bir dengeyi sağladığını iddia etmek doğru değildir. Sonuçta sosyal hayatta siyasi, ekonomik ve idari kurallarının belirlenmesi, denge ve denetimin oluşmasında bu iç direnç ve çekim yasası dikkate alınmalıdır.