Dertleri ne Türkiye’de barış, ne demokrasi, ne de kardeşlik…


TBMM’de görüşmeler yapan, teröristbaşının mesajını taşıyan heyet amacın Kürdistan’ın bağımsızlığını riskten korumak olduğunu itiraf etmiş… Heyet Türkiye siyasetinin değil Kürdistani siyasetin temsilcileri olduğunu belirtmiş…

Dertleri ne Türkiye’de barış, ne demokrasi, ne de kardeşlik sadece Kürdistan’ın bağımsızlığı…

Teröristbaşının mesajını taşıyan heyetten S.S. Önder 13 Ocak 2025”te Mezopotamya Ajansının sorularına verdiği cevapta aynen şu ifadeleri kullanmış:

“Evet, gerçekten bazı çevrelere bakınca insan hayret ediyor. Özellikle bu çevrelere bakılacak olursa, Kürtler yatırımlarını “barışa” yaparsa, büyük fırsatı, yani Kürdistan’ın bağımsızlığı ihtimalini kaybedecek. Peki sahiden şu anda barış olmazsa, Kürtler açısından fırsat kapıları mı aralanır? Kürtler, büyük güçlerin çatışmasından sıyrılıp özgürlüğe mi ulaşır? Bu çok büyük riskler barındıran bir ihtimal.”

“Öcalan başından beri Kürtlerin bu riski göze almalarının tarihi bir başarı kadar, tarihi bir felaketi de beraberinde getirebileceğine işaret ediyor. Öcalan’ın demokratik konfederalizm teorisi tam da bu iki ihtimalin üzerine kuruldu zaten. Yani Öcalan “Kürdistani olmadığı için” değil, Kürtlerin özgürlüğü kadar güvenliğini de öncelediği için böyle bir teori geliştirdi.” “Şimdi bu teorinin hayata geçirilmesinin tam zamanı olduğunu savunan Öcalan’a devletin iki farklı eğiliminden iki farklı yaklaşım söz konusu. Devlet de belli bir netliğe kavuştuğunda, esas “süreç” o zaman başlamış olacak. Bu sürece şimdilik “çözüm süreci” denmiyor olabilir. Ama barış, çözümün önemli ve ilk adımlarından biri olarak değerlendirilmeli.”

“İktidar, bizim atfettiğimiz anlamda “devlet aklını” devreye sokup, belirsizlik karşısında Kürtlerle barışacak ve Ortadoğu’da bu şekilde mi temel aktör haline gelmeye çalışacak, yoksa “kadife eldiven içindeki demir yumrukla” Suriye’de Kürtlerle sert bir çatışmaya mı girecek? Şu anda ulaşılmak istenen temel nokta bu iki seçenek arasında karar kılmak.”

Bu ifadelerin özü şu: Bağımsız Kürdistan fırsatı var ama şimdi büyük bir risk… O zaman bu riski ortadan kaldırmak için önce güvenlik…. Barış, silah bırakma bunun taktiksel adımları… Barış, çözümün önemli ve ilk adımlarından biri… Sonra bağımsız Kürdistan… Peki şimdi öncelikleri ne? Önce PKK’nın Suriye’de güvenliğini sağlamak. Suriye’deki hakimiyetini meşrulaştırmak. Teröristbaşı “Suriye’deki çözüm, Türkiye’deki çözümdür.” demişti.

Demokratik konfederalizmin ilk ayağını Suriye’de sonra da Türkiye’de gerçekleştirmek istiyor. Silahları bırakmak, barış dedikleri de Suriye’de PKK varlığının güvenliğini ve meşruiyetini sağlamak için bir araç… Mesele ne Türkiye, ne barış, ne kardeşlik. Akıllarında bağımsız Kürdistan var. Şimdi barış olursa güvenlik sağlanır sonra da özgürlük. Türkiye umurlarında değil. Kardeşlik de laf. Kürdistani düşünüyorlarmış.

Teröristbaşı 3 Nisan 2013’te “bağımsızlıktan, federasyondan, özerklikten, bilmem neden vazgeçti dediler. Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim.” diyor. 15 Eylül 2013’te “Biz burada devletin Kürdistan ayağını inşa ediyoruz.” diyor. Türkiye’de çözüm sürecinde siyasi hedeflerine ulaşamadılar. Eylem yapamaz hale geldiler. Irak’ta pençe atılıp kapısı kilitlenmiştir. Suriye’de silahlı ve siyasi varlığının meşruiyeti kalmamıştır.

Teröristbaşı, PKK ve uzantılarının silah bırakma ve ateşkes, amaçları olan bağımsız Kürdistan’a götüren stratejinin taktiksel araçları… Kendi ifadeleriyle barış dedikleri de önerdikleri çözümün ilk adımı… Şimdi Suriye’de PKK varlığını güvenlik altına almak. Sonra muhtemelen İran… Daha sonra önerdikleri çözüm ise Türkiye’de de demokratik konfederalizmle Kürtleri Türk milletinden Türkiye Cumhuriyetinden uzaklaştırmak… Bu bakımdan silah bırakma taktiği ile Suriye’de PKK/PYD varlığının önce güvenliğini sağlama sonra da ideolojisini gerçekleştirme hedefi ortadan kaldırılmalıdır.

Türkiye’yi değil Kürdistani düşünenlerle TBMM’de ne görüşülür?

Mehmet Akif Ersoy’un ifadesiyle “Milletler topla, tüfekle, zırhıyla, ordularla, tayyarelerle yıkılmaz; milletler, ancak, aralarındaki rabıtalar çözülerek, kendi başının derdine, kendi havasına, kendi menfaatine, kendi menfaatini temin etmek kaygısına düştüğünde yıkılır. Bugün bizden istenen ne filan vilayet ne filan sancaktır; doğrudan doğruya başımızdır, devletimizdir. Kürdistan meselesi, bunların hepsi düşman parmağı ile çıkarılmış meselelerdir.”

Atatürk: “Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir soyun evlâtları ve hep aynı cevherin damarlarıdır. Türk milletinin toplumsal düzenini bozmaya yönelik çabalar boğulmaya mahkûmdur. Türk milleti kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara hoşgörü gösterecek bir topluluk değildir.”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir