Erdoğan Türkiye’yi adeta demirperde ülkesi gibi yönetmeye çalışıyor


Başbakan Erdoğan seçim meydanlarında niye bu kadar panik? Niye herkesi suçluyor, herkese hakaret ediyor. Çünkü Başbakan Erdoğan ilk kez kendine sahte mağduriyetler yaratamadı.
Bırakın mağduriyeti, seçim meydanlarında yolsuzluk ve rüşvetin hamisi, kara para baronlarının koruyucusu, 4 bakanı 28 yaşındaki biri tarafından rüşvete boğulmuş bir Erdoğan var.

Seçim meydanlarında, yargı bağımsızlığına kastetmiş, yolsuzluğu soruşturmasın diye yüzlerce savcıyı sürmüş, binlerce polisin yerini değiştirmiş, yargı kaçkını bir Erdoğan var.
Seçim meydanlarında muhalefet partilerinin televizyonlarda geçen alt yazılarına bile tahammül edemeyip ALO Fatih hattına sarılan bir Erdoğan var

Erdoğan Sivas’ta bir de “Utanmadan, sıkılmadan bazıları yolsuzluk diyor.” Şeklinde bir cümle sarf etmiş ki tam anlamıyla evlere şenlik bir söz bu.
Ey başbakan madem yolsuzluk yok, “ayakkabı kutularındaki milyon dolarları” nereye koyacağız? Onları oraya üç harfliler mi getirmiş?
Ey Erdoğan, madem yolsuzluk yok, rüşvet yok, senin talimatın doğrultusunda işadamlarından toplanan yüzlerce milyon dolarlık “rüşvet havuzunu” nereye koyacağız? O rüşvet havuzunu olimpiyatlar için mi inşaa ettin?
Ey Erdoğan, Urla’da hazine arazisine usulsüz imarla inşa edilen maaile villaları nereye koyacağız? O villalar gazete promosyonlarından mı çıktı?
Etilerdeki polis karakolu arazisini gizli ortak oğlun Bilal’in, Usame Kutup, Yasin El Kadı’nın sahip olduğu şirkete peşkeş çekmek için Kadir Topbaş’a talimat vermek yolsuzluk değil de, senin rutin işin mi?

Başbakan Erdoğan, seçim meydanlardaki halka, ayakkabı kutularındaki milyon dolarların hesabını veremediği için, havuzlu villaların hesabını veremediği için, rüşvet havuzlarının hesabını veremediği için paralel yalanlara sığınıyor, önüne gelene saldırıyor, hakaret ediyor.
Çünkü başbakan Erdoğan kaybetmenin telaşını yaşamaktadır. Her geçen gün kaçınılmaz sona doğru yaklaştıkça paniklemekte ve öfke nöbetlerine tutulmaktadır. Başbakan en çok da MHP’nin Anadolu’nun dört bir yanında yükselişinden korkmaktadır. Ama korkunun ecele faydası yok. Başbakan Erdoğan anketleri ne kadar takla attırırsa attırsın, ALO Fatih’lere ne kadar talimatlar yağdırırsa yağdırsın mukadderatından kaçamayacak.
Erdoğan bu sonu gördüğü içindir ki, seçim meydanlarında yalana, hakarete ve iftira hatipliğine devam etmektedir.

Başbakan bir yandan benimle çocuklarımın konuşmalarını dinlemişler diyerek özel hayat, mahremiyet vurgusu yaparken, öbür yandan MİT Yasası ile ülkedeki bütün kurum ve kuruluşlar, iş dünyası, ticaret hayatı, ticari sırlar, kurum ve kuruluşların ve kişilerin mahremiyetlerini MİT’e bağlamıştır. Erdoğan edata Türkiye’yi Demirperde ülkesi haline getirmiştir.
Hukuk devleti modeli hızla kanun devletine, kanun devleti de son sürat istihbarat devletine dönüştürülmektedir. BAAS rejimi Erdoğan’ın şahsında ete kemiğe bürünmektedir.

Rüşvet ve yolsuzluk haberlerinin sansürlendiği, bu haberleri yapan gazeteci ve muhabirlerin soruşturmalarla susturulmaya çalışıldığı bir dönemden geçmekteyiz.
Öyle ki, yazılı ve görsel medyaya göre kontrol edilebilirliği daha zor olan internet ortamı da son çıkarılan yasayla ağır cezalara bağlanmaktadır. İnterneti kontrol edecek olan TİB’in başkanına internette dolaşan bilgi ve belgeleri engelleme noktasında mahkemelerden, hakimlerden daha fazla yetki verilmektedir.

Bürokratik oligarkların ele geçirdiği AKP iktidarı söz konusudur. Darbe dönemlerinin kırmızı kitabına rahmet okutacak Erdoğan’ın kara kaplı defterinde, Mütedediyin insanların, muhaliflerin, iftiralarla, uydurma istantlarla fişlendiği, izlendiği, sürüldüğü görülmektedir.

Gidilen yol doğru değildir, bu yol ülkeyi felakete sürüklemekte, toplumu kamplaştırmakta, demokrasiye, kurumlara olan güven sıfırlanmaktıdır.
Böyle bir Türkiye manzarasıyla demokrasimiz uzun süre yaşayamaz.

Türkiye adeta kurumların, değerlerin itibarsızlaştırıldığı bir SOVYETLEŞTİRİLME dönemini yaşamakta, terör örgütlerinin cirit attığı Beyrut’a, Afganistan’a dönüştürülmek istenmektedir.

Son ses kayıtları da göstermektedir ki, başbakan çok bir zamanlar terör örgütü listesinde yer alanlarla girift ilişkiler içine girmiştir. Başbakan başbakanlık dışında her türlü işi yapar hale gelmiştir. Gazetelerde bugün görüyorsunuz, başbakanın koruma aracında özel misafirler YASİN EL KADI, USAME kutup kaza yapmış ancak kimsenin ruhu duymamıştır.
Usame Kutup 28 Aralık 2013’te bir gazeteye verdiği röportajda kazayla ilgili olarak: “Bu kazadan sonra Başbakan veya yakını kimse ile görüşmedim. Ancak Başbakanımızın kazadan haberdar olduğunu ve suikast ihtimalinden dolayı tedirgin olduğunu duydum.” Demişti. Ancak yayınlanan ses kayıdında kaza sonrasında Başbakanın 8 dakika boyunca USAME KUTUP’la konuştuğu görülmektedir. Karlar içinde, sırtta çuvalla taşınan çocuğa gösterilmeyen hassasiyet başbakan tarafından USAME’ye Yasin EL kadıya gösterilmektedir. Bu konuşmada, Usame Kutup’a hastane isimleri veren, ortakların hastanesine gitmesini isteyen, Bilal Erdoğan’ı ivedilikle yanına göndereceğini söyleyen Erdoğan adeta canhıraş bir şekilde telefonda KUTUP ve YASİN’e refakatçılık yapmaktadır.

Millet evlatlarına gösterilmeyen bu hassasiyetin KUTUP ve Yasin EL Kadı’ya gösterilmesinin arkasında ne vardır?
Burada Başbakan Erdoğan şu sorularımıza cevap vermelidir.
Başbakanlık aracında Yasin El KADI’nın, Usame KUTUP’un ne işi var? Başbakan özel misafirlerini başbakanlık aracıyla mı getirip götürüyor? Kaza tutanağında Yasin EL Kadı ve Usame Kutup’un adı niye geçmiyor? Bu kazayla ilgili olarak başbakanlıkta bir soruşturma açılmış mıdır?

Başbakan Erdoğan önceki günkü mitinginde de aynı seviyesizliğini sürdürdü. Yolsuzluk ve rüşveti unutturmak için mahreme, evlada, ana babaya dil uzatacak kadar izansızlaştı. Yine Genel Başkanımıza “sen ailenin kadir kıymetini bilmezsin. Çünkü anne olmak, baba olmak ayrı bir şey… Ben 4 çocuk babası olarak yavrularımın çektiği çileyi biliyorum.” Şeklinde ipe sapa gelmez sözler sarfetti.
Gerçekten Allah inancı olan birinin bu sözleri söylemesi doğru değildir. Gerçek mümin böyle bir cümle kurmaktan Allah’a sığınır. Çileyi, kadri kiymeti, evlat sahibi olmakla tanımlamak, kan bağıyla tanımlamak, ırkçı ve gayri insanı bir anlayışın tezahürüdür. Bu anlayışı Peygamber efendimiz ayaklarının altına almıştır. Çocuk sahibi olup olmamak nasip ve Cenab-ı Hakk’ın takdiridir. Allah, evlat nasip ederse de hayırlısını versin. Vatan ve millet sevgisiyle dolu evlat versin, harama el uzatan evlad nasip etmesin. Allah Salih evlatlar ihsan etsin. Genelbaşkanımızın aile fotoğrafında Türk İslam mefkuresiyle yetişen yüzbinlerce ülkücü genç vardır. Genel başkanımızın aile fotoğrafında bilal uğruna değil, hilal uğruna çile çeken bir ömür vardır. Genelbaşkanımızın aile fotoğrafında garip guraba vardır, yetimler vardır,

Ben diyorum ki, Allah kimseye Erdoğan gibi, “rüşvet oğuldan babaya değil babadan oğla geçer” sözüyle müşahhas baba oğul ilişkisi nasip etmesin.
Allah kimseyi Erdoğan gibi, Amerikalarda okuttuğu çocuğu için iş adamlarından 20 -30 bin dolar dilenen baba çilesiyle imtihan etmesin.
Allah kimseyi Erdoğan gibi, Evladiyal için nice zorluklarla biriktirdiği İsviçre’deki 8 banka hesabının saklanması çilesiyle imtihan etmesin.
Allah kimseyi Gemicik sahibi evladın 6 gemisinin hangi limanlara demir atacağı çilesiyle imtihan etmesin.
Allah kimseyi, Urla’daki hazine arazisi üzerine kurulmuş Havuzlu villalari nasıl planlayacağım diye düşünen kız evladının çilesiyle imtihan etmesin
Allah kimseyi ihaleleri nasıl pay edeceğim, Usame Kutuba, Yasin El Kadı’ya bakanlarla randevuları nasıl ayarlayacağım derdine düşen, ALO Fatihlerle muhalif partilere kumpas kuran evladın çilesiyle imtihan etmesin.
Allah kimseyi, bakanlarının evlatlarının evlerindeki milyon dolarlarla, ayakkabı kutusuyla, para sayma makinası, para kasaları çilesiyle imtihan etmesin.

Başbakan aile deyince ne anlıyor gerçekten merak ediyorum.
Aile, iktidar imkanlarını kullanarak çocuklarına kamu bankalarından ucuz kredilerle gemi filoları alıp o filolarla İsrail’le ticaret yapmak mıdır?
Aile, çocuklarına sözde vakıflar kurdurarak, işadamlarından yüzmilyonlarca dolar para sövüşlemek midir?
Aile, başbakanlığı, memleket işlerini bırakıp hazine arazisine kaçak villa dikmek için maaile işadamlarına proje talimatı vermek midir?
Allah’tan bizim tek dileğimiz, bizleri evlatlarıyla rüşvet havuzlarında dolarlarla yüzen gerçek ebterlerden değil, cennetinde kevser havuzunda yüzen Salih kullarından eylesin.