Gezi Parkı olayı, Erdoğan’ın ceberrut, basiretsiz yönetim anlayışını ortaya koyuyor


MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi Parkı odaklı gelişmeler konusunda sanatçı ve eylemcilerle görüşmesiyle ilgili, “Ceberut yönetim anlmayışını kamuflaj için sanatçılar devreye sokuldu. Sorumlu olanlar, makyaj malzemesiyle sözde diyalog süreci başlattı ve sanatçılarla bunu süsleme gayretine girdi” dedi.

Vural, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 15 gündür Gezi Parkı odaklı gelişmelerin ve Başbakan Erdoğan’ın sanatçılar ve eylemcilerle yaptığı görüşmelerin, “hükümetin krizi ürettiği, AK Parti ve Başbakan Erdoğan’ın kriz tüccarlığı yaparak, nema arayışı içine girdiği” sonucunu ortaya çıkardığını öne sürdü.

Olayların bu noktaya kadar gelmesinin basiretsiz yönetim anlayışının eseri olduğunu savunan Vural, “Devlet yönetimi, devlet algısı ağır yara almıştır” dedi. Vatandaşların orantısız güç talimatıyla hedef alındığını, marjinal grupların vatandaşın içine sokulduğunu ifade eden Vural, “Başı açığı da, başı örtülüsü de şiddetin mağduru oldu. Bu şiddet sarmalının hedefinde halk vardır, kaybeden halktır” diye konuştu.

Vural, Başbakan Erdoğan’ın sanatçılarla görüşmesiyle ilgili, “Ceberrut yönetim anlayışını kamuflaj için sanatçılar devreye sokuldu. Sorumlu olanlar, makyaj malzemesiyle sözde diyalog süreci başlattı ve sanatçılarla bunu süsleme gayretine girdiler. Ceberut yönetim anlayışına demokratik maske giydirilmeye çalışılıyor” dedi.

Başbakan Erdoğan’ın Gezi Parkı ile ilgili hassasiyet gösteren toplumu “Topçu Kışlası yapılacak” diye tahrik ettiğini, sonra bundan çark ettiğini anlatan Vural, şunları söyledi:

“Orantısız ilk müdahale talimatını kim verdi? Bunu herkesin bilmesi gerekiyor. Olayları 3 ay öncesinden bildiğini söyleyen Erdoğan, olayların gelişmesini neden bekledi? Parka karşı misilleme mitingleri neden planlandı? Millete saygısı olmayanın milli iradeye saygısı olabilir mi? Bir taraftan gerginlikten faydalanan, diğer taraftan da diyalog ve uzlaşmayla güya sorunu çözmek isteyen Erdoğan. Yangını çıkartıyor, çıkartılmasına göz yumuyor, sonra yangını söndürmeye giden itfaiyeci gibi… Camı kıran camcılar vardır; cama taş atılmıştır, kırılmıştır. Arkadan da ‘camcıı’ diye, güya onarmak için adım atan birisi. Bu filmi defalarca izledik.

Bütün bunlara rağmen zararın neresinden dönersek kardır. Bu milletin demokratik eylemlerinin baskıyla yok edilmesine izin vermemiz de mümkün değil. Türkiye’nin kaybettiği, insanlarının umutsuz kaldığı bir ortamda kendine kar aramanın faydası yok. Tekerlekli insana o baskıyı göstermekten, başı açık ya da kapalının şiddete maruz kalmasından sonuç çıkartmak kar etmez.”

Oktay Vural, Gezi Parkı’nın kalacağının açık bir şekilde resmen ilan edilmesini, yargıyı baskı altına alacak her türlü girişimin durdurulmasını, Gezi Parkı’nın hayatın normal akışına terkedilmesini ve herkesin ortamı normalleştirmeye çaba harcamasını istedi.

Anayasa’da yeri olmadığı için Topçu Kışlası ile ilgili referandum yapılmasının mümkün olmadığını belirten Vural, plebisit için de “diktatör düşünceli insanların kullandığı yöntem” ifadesini kullandı.

Başbakan Erdoğan’ın Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile ilgili kararını tanımadığını söylediğini anımsatan Vural, “Bugüne kadar AB misyonerliği yapmadın mı? Nasıl tanımıyorsun? Müzakere Çerçeve Belgesi’ni imzaladın. 10. paragrafta, bütün AB kurumlarının aldığı kararların hepsi müktesebat içine, uyulması gereken kararlar statüsüne sokulmuştur” dedi.

MİT’in fişleme iddialarıyla ilgili değerlendirmesi sorulan Vural, devletin kurumlarının siyasi vesayet altında değil, hukukun emrinde olması gerektiğini söyledi.

MİT’in Başbakan’a bağlı olduğunu ve bu konudaki açıklamayı Başbakan Erdoğan’ın yapması gerektiğini dile getiren Vural, “Devleti, parti devleti haline dönüştürmek isteyen Baasçı zihniyetin güdümünde Türkiye’nin demokraside atacağı adım yoktur” diye konuştu.

Vural, basın toplantısının sonunda AK Parti’ye önerisi olduğunu da ifade ederek, “Vatandaşa biber gazı sıkacaklarına, Başbakan’ın ağzına biber sürsünler. Bu iş gayet rahat çözümlenir” dedi.