MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli gündemi belirleme konusunda dayanılmaz arzu ve iştah içinde olduğunu savunarak, bunun kendisini çok yanlış noktalara götürdüğünü savundu.
Erdoğan’ın, TÜBİTAK ödül töreninde “Türkçe felsefe yapılmaz” diyerek, Türkçe düşmanlığı ortaya koyduğunu ifade eden Vural, “Tarih huzurunda yemin etmiş bir Cumhurbaşkanı’nın, tarih boyunca var olmuş ve devlet kurmuş Türk milletinin Türkçesine bu kadar bigane kalması, aslında cumhur ile alakası olmadığını ortaya koyuyor. Sayın Cumhurbaşkanı, siz devletin ve milletin birliğini temsil eden, tarih huzurunda Türk milletinin egemenliği çerçevesi temsil göreviniz var. Sizin göreviniz Türkçe’ye veya Türk milletine karşı bu ifadeleri kullanmak değil. Milletimizin kullandığı Türkçe’yi horlamak, dışlamak kimsenin haddi değildir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu ifadeleri, ırkçı ifadelerdir. Milleti bu şekilde tarihine, kültürüne kindar şekilde yetiştirmek bir Cumhurbaşkanı’nın görevi değil” diye konuştu.
Cumhuriyet ile hesaplaşma gayesi içinde olunmasının Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sıfatıyla bağdaşır olmadığını, bunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını ifade eden Vural, “İnsaf ya… Adımız, Bayrağımız, Cumhuriyetimiz, dilimiz tartışılır hale geliyorsa, birileri bu milletin birlik ve bütünlüğünü dumura uğratmak istiyor demektir. Madem öyle AVM’leri, Trump Tower’leri bismillahla açan siz değil misiniz? Türkçe ile uğraşmayın. Siz önce bugünün Türkçesine yapılan saldırılar, anadil ve başka dillerde eğitimi, resmi dil konusundaki talepleri konusunda tavrınızı ortaya koyun. Bu da bir Erdoğan felsefesi. Ne hazindir ki Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Türkçe ile uğraşıyor, Türkçe’ye saldırıyor. Bu milletin dilini inkar, milleti inkardır” dedi.
Vural, Milli İrade Platformu tarafından verilen ilanlara dikkati çekerek, “Haram paralar, kara paralar aklanınca bu platform neredeydi? Hepimiz makul şüpheli hale getirildiğinde neredeydi? Alo Fatih, alo Mustafa’lar ile haberlerimizin verilmemesi sağlanırken neredeydi? Silahın iradesiyle bu milletin geleceğini müzakere edilirken neredeydi? Milli iradeyi bir siyasi iradenin cüzzi iradesi olarak sunmak en büyük çarpıklıktır. Sosyal sermaye, STK’lar devletin, devleti yönetenlerin, üstünlerin emrinde değil, milletin yanında olmalıdır. Bürokratik oligarşiye hizmet ederek, sosyal sermaye ve sivil toplum siyasetin istediği gibi araç olarak kullanılırsa, kendisini parti devleti anlayışına teslim etmiş demektir. Türkiye’yi yönetenlerin arzusu doğrultusunda kamuoyu oluşturmalıyım derseniz, çıkarın STK maskesini gidin doğrudan siyaset yapın. Sosyal sermayenin bu şekilde yok edilmesi Türkiye’de despotik anlayışın meşrulaştırması aracı olur” görüşünü savundu.
Vural, “AKP; ABD, AB ve İsrail projesidir. AKP’nin kurulmasını bunlar istedi. Amaç ve hedef, İsrail’in menfaatlerine hizmet etmek, BOP ve İslam’ın yeniden tanımlanmasıdır diyerek dış güçlerin Türkiye üzerinde ameliyat yapması için AKP’nin kurulduğuna” ilişkin iddialar olduğunu belirterek, kurucuların iddialara karşı ifadesinin ne olacağını sordu.
Gazetecilerin “Konya’da Kubilay’ı anma töreninde Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle 16 yaşındaki bir öğrencinin tutuklanmasını nasıl değerlendirdiği” sorusuna, “16 yaşındaki çocuğu tutuklamak, gözdağı vermek siyasi amaç kokan tavırdır. 16 yaşındaki çocuğu hapse sokarak ne yapacaksınız? Taş atan çocuklarla ilgili cezaları indiren siz değil miydiniz? Sulh ceza hakimlikleri, siyasi amaç ve hedefler için kullanılır hale gelmiştir. Mahkeme devam etsin niye tutukluyorsunuz? Kaçacak mı bu çocuk? Bakan oğullarını kurtarmaz için polisi, hakimi, savcıyı darmadağın edenler; 16 yaşındaki çocuğu tutuklamak için de hakim ve savcıları kullanıyorsa Türkiye’nin, hukukun sağladığı güvenlik içinde olmadığı açık. Hepimizi tutuklayabilir, hepimiz makul şüpheliyiz. Ak savcı, ak hakim konumuna gelmişlerdir. Amaç ve hedef Erdoğan’ı korumaktır. Bu konuda özel kanun da çıkartabilirler” dedi.
Dört eski Bakan ile ilgili soruşturma Komisyonu konusundaki sorulara, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “kolunu kopartırız” diyerek kime mesaj verdiğini soran Vural, ” Bu mesajı birilerine veriyor. Muhatapları kimlerdir. Yolsuzluğu yapanlar, sabah 08.00’de paraları sıfırlamak isteyenler kimlerdir? Evlatlarından boğazından haram lokma geçiren kimler? Gölge Başbakan var; laf değil icraat bekliyoruz. Davutoğlu’nun öncelikle yapması gereken Komisyon üzerindeki her türlü baskıyı kaldırıp, Yüce Divan’a gidilmesini sağlamak, takipsizlik kararını ortadan kaldırmak, hukukun çalışmasını temin etmektir. Başbakan’dan beklentimiz tıkanan yargı süreçlerini açmasıdır” diye konuştu.
Vural, Hükümet’in rüşvet ve yolsuzluğu soruşturmayı darbe olarak nitelendirdiğini belirterek, “Ey AKP yetkilileri madem birileri 17-25 Aralık ile ilgili darbe planlamıştı. Niye bunlar hakkında şikayette bulunmadınız? Hodri meydan; yüreğiniz yetiyorsa süreçle ilgili bu kararları alanlarla ilgili darbe suçlamasında niye bulunmadınız. Korkuyorlar çünkü bu bilgi ve belgeler tekrar önlerine gelecek. Yapamazlar” görüşünü savundu.
Bir çağrıda bulunmak istediğini ifade eden Vural, “Yandaşı, candaşı olmadan ve Parlamento’da bulunan partilerden birer kişi bu odalarda neler var, ziyaret etmek için açsınlar. Cumhurbaşkanı’nın yapacağı görevler Anayasa’da yazılı. Acaba bu odalarda başka kimler var, ne var, teknik hangi ekipmanlar var, ne için kullanılıyor? Gelin bu odaların kapısını açın ve buralarda kimler oturuyor, ne yapılıyor millet görsün” dedi.
Yeni internet düzenlemesiyle amacın ve hedefin halkı korkutmak olduğunu ifade eden Vural, korku tüneliyle insanların sevk ve idare edilmek istendiğini, demokratik ülkelerde bu yaklaşımların kabul edilemeyeceğini söyled