Oktay Vural: ”Diyarbakır Emniyet Müdürü teröriste ağlayacağına, önce bu milleti ağlatan terör örgütüyle mücadele etsin. Ağlamaktan sorumlu Başbakan Yardımcısı vardı şimdi ağlamaktan sorumlu emniyet müdürü var. Sen önce adam gibi terörle mücadele et, senin görevin terör örgütüne şirin görünmek değil. Böyle bir anlayış terör örgütünü cesaretlendirir. Nereden geldin, kim getirdi seni. Fikir ve düşüncelerin neyse bunu devletine ve amirine söyle.” „
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, MHP Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ile birlikte parlamentoda düzenlediği basın toplantısında Suriye konusunda değerlendirmelerde bulundu.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Biz MHP olarak Türkiye’nin egemenliğine ve sınır bölgelerine yapılan saldırılar sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin önünü açmak için, askerimizin elini güçlendirmek için, Türkiye sıkıntıya düşmesin diye bu tezkereye destek verdik.”
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural sözlerinde şunları kaydetti:
“Suriye’de devam eden iç savaş, bu savaşın Türkiye’ye etkileri konusunda üç milletvekilimizi bölgede incelemelerde bulunmak üzere görevlendirdik. Bölgeye giden ve incelemelerde bulunan milletvekillerimiz ile bir değerlendirme yapacağız.
Güneydoğu Anadolu’da ekonomi yoksullukla karşı karşıyadır. Sınır illerimizde meydana gelen olumsuz gelişmeler sınır illerimizi şiddetli derecede olumsuz etkilemektedir. Bazı terör oluşumları meydana gelmektedir ve bu oluşumlar Güneydoğu halkını rahatsız etmektedir.
Bilindiği üzere iki yıla yakın bir süredir Arap Baharı adı verilen Büyük Ortadoğu Projesinin aşamaları olarak değerlendirilen olaylar çerçevesinde Kuzey Afrika ülkelerinde Tunus, Libya, Mısırda halk ayaklanmaları olmuş ve yönetimler değişmiştir. Benzer olaylar komşumuz Suriye’de de ortaya çıkmış ve halen bir iç savaş devam etmektedir. Ve bu iç savaş bu coğrafyada son 25 yılda meydana gelen 1. Ve 2. Irak savaşlarında olduğu gibi en fazla Türkiye Cumhuriyetine zarar vermektedir.
Yaklaşık 900 kilometre kara sınırımız olan Suriye, bu sınırın iki tarafında ve sınıra sıfır mesafede şehirlerin olduğu, bu komşu şehirlerde yaşayanlar birbirlerine akraba ve hısım olduğu, ticaretin ve diğer sosyal ilişkilerin yoğun olduğu bir komşu devlettir. Kısaca sınırlar çizilirken şehirlerin, aşiretlerin, ailelerin bıçakla kesilir gibi ikiye bölündüğü bir coğrafyadan bahsetmekteyiz. 900 KM. sınırımız olan Suriye ile Türkiye’nin ilişkilerini çok kötü etkilediği açıktır.
Hükümet başarısız olan politikalarının bedelini bölge vatandaşlarımıza ödetmektedir. Hükümet başarısızlığının sonucunu, hesabını bölge halkına kesmiştir. Hükümet sınır bölgesinde yaşayan vatandaşlarımıza sadece balkonlara çıkmayın diyerek önlem almaktadır.
Türkiye, Suriye ilişkileri AKP’nin kardeş Esat’tan düşman Esat’a giden politikası sonucu Türkiye’nin bölge illerinin ve halkının ekonomisi iflas etmiş ve Suriye ile Türkiye’yi iki komşu ülke iken savaşın eşiğine kadar getirmiştir. ürkiye, Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye Cumhuriyeti parlamentosundan sınır ötesi operasyon için yetki almıştır. Bu Türk Dış Politikasının iflas ettiğinin göstergesidir.
Biz MHP olarak Türkiye’nin egemenliğine ve sınır bölgelerine yapılan saldırılar sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin önünü açmak için, askerimizin elini güçlendirmek için bu tezkereye destek verdik.
Bu tezkere aslında diplomasi dilinde Türk Dışişleri politikasının iflas ettiğini göstermiştir. Biz MHP olarak Türkiye ve Türk milleti sıkıntıya girmesin, bedel ödemesin noktasında Hükümetin istediği tezkere yetkisine destek verdik. Öbür türlü elimizi kolumuzu bağlayarak sınır bölgemizde yapılan saldırılara kayıtsız kalamazdık.
Arkadaşlarımız oraya gittiler ve birtakım tespitler yaptılar bizim amacımız Türkiye sıkıntıya girmesin ve bedel ödemesin noktasındadır. Türkiye’nin egemenlik haklarına ve sınır boylarına saldırı yapılıyorsa buna karşılık vereceksin ki caydırıcı olasın. Caydırıcı olmalısın.
Bölge halkı tarafından MHP’ye karşı büyük bir ilgi olmuştur ve bu basında yeterince yansıtılmamıştır. Bu tezkere dediğim gibi “Türk dış politikasının iflas tezkeresidir.” MHP Türkiye’yi düşünerek tezkereye, Türk Silahlı Kuvvetlerinin isteği üzerine tezkereye destek vermiştir.
CHP tezkereye destek vermeyerek, Türkiye’nin elini kolunu bağlayalım da bombalar Türkiye’ye, sınır boylarımıza düşsün mü diyor! Anlamış değiliz.
Devletin, ülkenin sınırları tehdit altında ise ve Türkiye’nin egemenlik haklarını korumak adına gerekli cevapların verilebilmesi için bu tezkere yetkisinin Türk Silahlı Kuvvetlerine verilmesi doğaldır.
MHP, AKP politikalarına değil Türk Dış politikasının iflas etmesi sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerine destek vermek amacıyla tezkereye destek vermiştir.”
MHP Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu‘ da 3 Ekim 2012 günü Suriye sınırına sıfır mesafede bulunan Şanlıurfa ili Akçakale ilçesine düşen bombalar neticesinde 3’ü çocuk 5 vatandaşımızın hayatını kaybettiğini, 3’ü emniyet mensubu ve 12 vatandaşımızın da yaralandığını ve bu patlama sonrası MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin emri ve grup yönetiminin ise görevlendirmesiyle 3 milletvekili olarak 4 Ekim Perşembe günü Akçakale de taziye ziyaretleri yapmak ve olaylara ilişkin yerinden bilgi almak amacıyla Şanlıurfa’ya gittiklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “stratejik derinlik’ adlı kitabı bulunduğunu anımsatan Türkoğlu, ”Biz kitabı ‘stratejik çukur’ olarak nitelendiriyorduk ancak bunun hafif kaldığını gördük, kitabın adını ‘stratejik foseptik’ olarak değiştirmek daha doğru olacaktır” dedi.
MHP Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, bölgede inceleme yaptıklarını belirterek izlenimlerini şöyle anlattı:
“Öncelikle ifade etmeliyiz ki Akçakale’de cenaze törenleri sırasında ve sonrasında iktidar partisi bakan ve temsilcilerine gösterilen tepki, protesto bizlere sıcak bir karşılama, yoğun ilgi olarak gösterilmiştir. Yapılan her temas ve diyalog kurulan her Şanlıurfalı, Akçakaleli ve Harranlı MHP milletvekillerini bağrına basmış, derdini anlatmış ve sesi olmamızı rica etmiştir. Şu anda da bu ricanın gereğinin bir bölümünü sizlerle yerine getirmekteyiz.
Akçakale, Suriye’nin Tel Abyad şehri ile yakın komşu bir sınır şehridir. Tel Abyad da yaşayanlar Akçakaleli kardeşlerimizin yakın akrabasıdır. Suriye krizi öncesinde yürüyerek sınırı geçip alışveriş ve ziyaret yapmak bui iki şehrin insanlarının günlük alışkanlıkları arasındadır.
Heyetimizin bu ziyaret e incelemelerde tespit ettiği hususlar şunlardır:
Suriye’deki karışıklıklar ve huzursuzluk neticesinde yöre insanının da huzuru kaçmıştır. Hem Suriye’de yaşayan akrabalarının güvenliği hem de Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin olması sınırın iki tarafını da olumsuz etkilemiştir.
Daha çok tarım ve Akçakale sınır kapısının varlığına dayalı ekonomik yapı zaten var olan ekonomik kriz ve tarım kesiminin çektiği sıkıntılara bir de sınır kapısının günlük 1500 araç giriş çıkışının ortadan kalkmasıyla iyice bozulmuştur. Akçakale ve Harran da ekonomik canlılık neredeyse sıfır noktasına gelmiştir.
İç savaşın başlaması ve çatışmaların yoğunlaşması ile ilçede can güvenliği endişesi zirveye çıkmış, patlayan bombalar ile halk ne yapacağını bilemez hale gelmiştir. Devletten bir çıkış yolu göstermesini beklemektedir.
Bu savaşta isyancılara destek vererek krizi derinleştiren AKP Hükümetine ‘de ciddi tepki göstermektedirler.
12.000’den fazla sığınmacının olduğu Akçakale’de üç haftadan beri eğitim yapılamamakta, sağlık kuruluşları düzenli hizmet verememekte, kardın, yaşlı ve çocuklar ağırlıklı olarak Harran ve Şanlıurfa Merkez’de akrabalarının yanına gönderilmiş durumdadır.
MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ise Akçakale ve Harran’da yaşayan 70 bine yakın insanın yüzde 90’ının Arap ve Sünni kökenli olduğunu söyledi. Bu insanların savaşa şiddetle karşı çıktığını dile getiren Yılmaz, “Bu savaş bizim savaşımız değil” diyorlar. Nusayri, Alevi gibi ifadeler kullanılması da tehlikelidir” dedi.
MHP’li Vural, Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’in “Teröriste ağlamayan insan değildir” sözlerinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:
“Diyarbakır Emniyet Müdürü teröriste ağlayacağına, önce bu milleti ağlatan terör örgütüyle mücadele etsin. Ağlamaktan sorumlu Başbakan Yardımcısı vardı şimdi ağlamaktan sorumlu emniyet müdürü var. Sen önce adam gibi terörle mücadele et, senin görevin terör örgütüne şirin görünmek değil. Böyle bir anlayış terör örgütünü cesaretlendirir. Nereden geldin, kim getirdi seni. Fikir ve düşüncelerin neyse bunu devletine ve amirine söyle. Basın mensuplarıyla toplantı yapıyormuş. Hükümet demek ki Oslo’da bahsettiği vali ve emniyet müdürlerini göreve getirmiş. Teröristten mi yanasın, güvenlik güçlerinden mi yanasın. Bir terörist gördüğünde, ileride ağlarım bunun için o yüzden öldürmeyeyim mi diyeceksin, arkasından ağlayacağım adamı etkisiz hale getirmeyeyim mi diyeceksin. Kimin kılıcını sallıyorsun sen.”
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, MHP Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu ve MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ile birlikte parlamentoda düzenlediği basın toplantısında Suriye konusunda değerlendirmelerde bulundu.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Biz MHP olarak Türkiye’nin egemenliğine ve sınır bölgelerine yapılan saldırılar sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin önünü açmak için, askerimizin elini güçlendirmek için, Türkiye sıkıntıya düşmesin diye bu tezkereye destek verdik.”
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural sözlerinde şunları kaydetti:
“Suriye’de devam eden iç savaş, bu savaşın Türkiye’ye etkileri konusunda üç milletvekilimizi bölgede incelemelerde bulunmak üzere görevlendirdik. Bölgeye giden ve incelemelerde bulunan milletvekillerimiz ile bir değerlendirme yapacağız.
Güneydoğu Anadolu’da ekonomi yoksullukla karşı karşıyadır. Sınır illerimizde meydana gelen olumsuz gelişmeler sınır illerimizi şiddetli derecede olumsuz etkilemektedir. Bazı terör oluşumları meydana gelmektedir ve bu oluşumlar Güneydoğu halkını rahatsız etmektedir.
Bilindiği üzere iki yıla yakın bir süredir Arap Baharı adı verilen Büyük Ortadoğu Projesinin aşamaları olarak değerlendirilen olaylar çerçevesinde Kuzey Afrika ülkelerinde Tunus, Libya, Mısırda halk ayaklanmaları olmuş ve yönetimler değişmiştir. Benzer olaylar komşumuz Suriye’de de ortaya çıkmış ve halen bir iç savaş devam etmektedir. Ve bu iç savaş bu coğrafyada son 25 yılda meydana gelen 1. Ve 2. Irak savaşlarında olduğu gibi en fazla Türkiye Cumhuriyetine zarar vermektedir.
Yaklaşık 900 kilometre kara sınırımız olan Suriye, bu sınırın iki tarafında ve sınıra sıfır mesafede şehirlerin olduğu, bu komşu şehirlerde yaşayanlar birbirlerine akraba ve hısım olduğu, ticaretin ve diğer sosyal ilişkilerin yoğun olduğu bir komşu devlettir. Kısaca sınırlar çizilirken şehirlerin, aşiretlerin, ailelerin bıçakla kesilir gibi ikiye bölündüğü bir coğrafyadan bahsetmekteyiz. 900 KM. sınırımız olan Suriye ile Türkiye’nin ilişkilerini çok kötü etkilediği açıktır.
Hükümet başarısız olan politikalarının bedelini bölge vatandaşlarımıza ödetmektedir. Hükümet başarısızlığının sonucunu, hesabını bölge halkına kesmiştir. Hükümet sınır bölgesinde yaşayan vatandaşlarımıza sadece balkonlara çıkmayın diyerek önlem almaktadır.
Türkiye, Suriye ilişkileri AKP’nin kardeş Esat’tan düşman Esat’a giden politikası sonucu Türkiye’nin bölge illerinin ve halkının ekonomisi iflas etmiş ve Suriye ile Türkiye’yi iki komşu ülke iken savaşın eşiğine kadar getirmiştir. ürkiye, Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye Cumhuriyeti parlamentosundan sınır ötesi operasyon için yetki almıştır. Bu Türk Dış Politikasının iflas ettiğinin göstergesidir.
Biz MHP olarak Türkiye’nin egemenliğine ve sınır bölgelerine yapılan saldırılar sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin önünü açmak için, askerimizin elini güçlendirmek için bu tezkereye destek verdik.
Bu tezkere aslında diplomasi dilinde Türk Dışişleri politikasının iflas ettiğini göstermiştir. Biz MHP olarak Türkiye ve Türk milleti sıkıntıya girmesin, bedel ödemesin noktasında Hükümetin istediği tezkere yetkisine destek verdik. Öbür türlü elimizi kolumuzu bağlayarak sınır bölgemizde yapılan saldırılara kayıtsız kalamazdık.
Arkadaşlarımız oraya gittiler ve birtakım tespitler yaptılar bizim amacımız Türkiye sıkıntıya girmesin ve bedel ödemesin noktasındadır. Türkiye’nin egemenlik haklarına ve sınır boylarına saldırı yapılıyorsa buna karşılık vereceksin ki caydırıcı olasın. Caydırıcı olmalısın.
Bölge halkı tarafından MHP’ye karşı büyük bir ilgi olmuştur ve bu basında yeterince yansıtılmamıştır. Bu tezkere dediğim gibi “Türk dış politikasının iflas tezkeresidir.” MHP Türkiye’yi düşünerek tezkereye, Türk Silahlı Kuvvetlerinin isteği üzerine tezkereye destek vermiştir.
CHP tezkereye destek vermeyerek, Türkiye’nin elini kolunu bağlayalım da bombalar Türkiye’ye, sınır boylarımıza düşsün mü diyor! Anlamış değiliz.
Devletin, ülkenin sınırları tehdit altında ise ve Türkiye’nin egemenlik haklarını korumak adına gerekli cevapların verilebilmesi için bu tezkere yetkisinin Türk Silahlı Kuvvetlerine verilmesi doğaldır.
MHP, AKP politikalarına değil Türk Dış politikasının iflas etmesi sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerine destek vermek amacıyla tezkereye destek vermiştir.”
MHP Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu‘ da 3 Ekim 2012 günü Suriye sınırına sıfır mesafede bulunan Şanlıurfa ili Akçakale ilçesine düşen bombalar neticesinde 3’ü çocuk 5 vatandaşımızın hayatını kaybettiğini, 3’ü emniyet mensubu ve 12 vatandaşımızın da yaralandığını ve bu patlama sonrası MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin emri ve grup yönetiminin ise görevlendirmesiyle 3 milletvekili olarak 4 Ekim Perşembe günü Akçakale de taziye ziyaretleri yapmak ve olaylara ilişkin yerinden bilgi almak amacıyla Şanlıurfa’ya gittiklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “stratejik derinlik’ adlı kitabı bulunduğunu anımsatan Türkoğlu, ”Biz kitabı ‘stratejik çukur’ olarak nitelendiriyorduk ancak bunun hafif kaldığını gördük, kitabın adını ‘stratejik foseptik’ olarak değiştirmek daha doğru olacaktır” dedi.
MHP Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, bölgede inceleme yaptıklarını belirterek izlenimlerini şöyle anlattı:
“Öncelikle ifade etmeliyiz ki Akçakale’de cenaze törenleri sırasında ve sonrasında iktidar partisi bakan ve temsilcilerine gösterilen tepki, protesto bizlere sıcak bir karşılama, yoğun ilgi olarak gösterilmiştir. Yapılan her temas ve diyalog kurulan her Şanlıurfalı, Akçakaleli ve Harranlı MHP milletvekillerini bağrına basmış, derdini anlatmış ve sesi olmamızı rica etmiştir. Şu anda da bu ricanın gereğinin bir bölümünü sizlerle yerine getirmekteyiz.
Akçakale, Suriye’nin Tel Abyad şehri ile yakın komşu bir sınır şehridir. Tel Abyad da yaşayanlar Akçakaleli kardeşlerimizin yakın akrabasıdır. Suriye krizi öncesinde yürüyerek sınırı geçip alışveriş ve ziyaret yapmak bui iki şehrin insanlarının günlük alışkanlıkları arasındadır.
Heyetimizin bu ziyaret e incelemelerde tespit ettiği hususlar şunlardır:
Suriye’deki karışıklıklar ve huzursuzluk neticesinde yöre insanının da huzuru kaçmıştır. Hem Suriye’de yaşayan akrabalarının güvenliği hem de Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin olması sınırın iki tarafını da olumsuz etkilemiştir.
Daha çok tarım ve Akçakale sınır kapısının varlığına dayalı ekonomik yapı zaten var olan ekonomik kriz ve tarım kesiminin çektiği sıkıntılara bir de sınır kapısının günlük 1500 araç giriş çıkışının ortadan kalkmasıyla iyice bozulmuştur. Akçakale ve Harran da ekonomik canlılık neredeyse sıfır noktasına gelmiştir.
İç savaşın başlaması ve çatışmaların yoğunlaşması ile ilçede can güvenliği endişesi zirveye çıkmış, patlayan bombalar ile halk ne yapacağını bilemez hale gelmiştir. Devletten bir çıkış yolu göstermesini beklemektedir.
Bu savaşta isyancılara destek vererek krizi derinleştiren AKP Hükümetine ‘de ciddi tepki göstermektedirler.
12.000’den fazla sığınmacının olduğu Akçakale’de üç haftadan beri eğitim yapılamamakta, sağlık kuruluşları düzenli hizmet verememekte, kardın, yaşlı ve çocuklar ağırlıklı olarak Harran ve Şanlıurfa Merkez’de akrabalarının yanına gönderilmiş durumdadır.
MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz ise Akçakale ve Harran’da yaşayan 70 bine yakın insanın yüzde 90’ının Arap ve Sünni kökenli olduğunu söyledi. Bu insanların savaşa şiddetle karşı çıktığını dile getiren Yılmaz, “Bu savaş bizim savaşımız değil” diyorlar. Nusayri, Alevi gibi ifadeler kullanılması da tehlikelidir” dedi.
MHP’li Vural, Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’in “Teröriste ağlamayan insan değildir” sözlerinin sorulması üzerine, şöyle konuştu:
“Diyarbakır Emniyet Müdürü teröriste ağlayacağına, önce bu milleti ağlatan terör örgütüyle mücadele etsin. Ağlamaktan sorumlu Başbakan Yardımcısı vardı şimdi ağlamaktan sorumlu emniyet müdürü var. Sen önce adam gibi terörle mücadele et, senin görevin terör örgütüne şirin görünmek değil. Böyle bir anlayış terör örgütünü cesaretlendirir. Nereden geldin, kim getirdi seni. Fikir ve düşüncelerin neyse bunu devletine ve amirine söyle. Basın mensuplarıyla toplantı yapıyormuş. Hükümet demek ki Oslo’da bahsettiği vali ve emniyet müdürlerini göreve getirmiş. Teröristten mi yanasın, güvenlik güçlerinden mi yanasın. Bir terörist gördüğünde, ileride ağlarım bunun için o yüzden öldürmeyeyim mi diyeceksin, arkasından ağlayacağım adamı etkisiz hale getirmeyeyim mi diyeceksin. Kimin kılıcını sallıyorsun sen.”