Bir ülkenin ekonomisiyle siyaseti atbaşı gider. Birisi arıza vermeye başlarsa, öbürü de arıza verir. Başbakanın istikrarsız yönetimi, ülkeyi geren politikalar sonucunda ekonomide de alarm zilleri çalmaya başladı. Başbakan ekonomideki bu kötü gidişata da bir günah keçisi bulmuş durumda. Şimdi de Merkez bankası hedefinde. Kendi imzasıyla atadığı Merkez bankasını faiz politikası nedeniyle yerden yere vuruyor. “Merkez Bankası enflasyonun hep düşeceğini söylemiştir. Ama şu ana kadar enflasyon onların söylediği istikamette gerçekleşmemiştir. Durmadan revize etmektedir. Bu, bir gerçeği ortaya koymaktadır. Demek ki sizin faiz politikanız yanlış” diyor.Enflasyon düşerken bunu sahiplenen Erdoğan, yükselirken bunun sorumlusu Merkez Bankasıdır diyor, Onun üstüne atıyor.
Türk lirası değer kazanırken başarı Erdoğan’ın, Türk lirası değer kaybederken sorumlusu Merkez Bankası. Döviz rezervleri yükselirken başarı Erdoğan’ın, Rezervler erimeye başladı mı bunun sorumlusu Merkez Bankası. Erdoğan’ın taktiği hep aynı. İyi bir şey varsa kendinin kötü olanlar başkasının.Başbakan yine “bir defa biz sıcak parayla bir ülkenin kalkındığına inanan iktidar değiliz, kimse bizi bununla aldatmasın” diyor ve paradan para kazanılarak ülkenin kalkınmayacağını söylüyor.
Kim kimi aldatıyor şu rakamlar aslında ortaya koyuyor: Onun döneminde paradan para kazananlar karlarını beş kat artırmış. Bankalar en çok kar eden kurumlar haline gelmiş. Peki Sıcak para ne durumda; Erdoğan’ın başbakanlık yaptığı Mart 2003′ten Nisan 2013′e kadarki 10 yıllık dönemde Türkiye’ye net olarak toplam 129.4 milyar dolar “sıcak para” girmiş. Bu sıcak para kimin döneminde senin döneminde gelmiş. Sen sıcak parayı sevmiyorum diyorsun ama sıcak paracılar seni seviyor galiba. şimdi ben buradan vatandaşlaarıma soruyorum kim kimi aldatıyor?
Türkiye’de Cari İşlemler açığı arttıkça büyüme artıyor, azaldıkça büyüme azalıyor.
Senin büyümen sıcak paracılarla girdiğin sıcak ilişkiye bağlı, sen kimin kandırıyorsun? Senin büyümen hormonlu büyüme