Başbakan Erdoğan ve AKP girdiği yolsuzluk bataklığından kurtulmak için sürekli gündem değiştirmekte, yeni taktikler denemektedir. Şimdi de gazetelere yansıyan demeçlerden anlaşılmaktadır ki, yolsuzluğu örtme girişiminin yeni adı ÖYM’lerin kaldırılmasıdır. ÖYM’ler kalkacak, “toplu çıkışı” olacak tartışmaları altında yolsuzluğu soruşturan savcıları görevden alınıyor, yolsuzluk dosyaları adliye koridorlarında kaybedilmeye çalışılıyor
. Türkiye’yi bölücü ve rüşvetçi koalisyon teslim almak istiyor. Olay budur.
ÖYM’lerden önce 17 Aralık’tan bu yana katlettiğiniz hukukun hesabını bir verin!
17 Aralık’tan bu yana ülkede hukuk mu bıraktınız? Daha dün yolsuzlukları soruşturan savcılar dahil 90 savcının yerini değiştirdiniz, şimdi Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasını tarihi bir adım olarak lanse ediyorsunuz. Özel değil güzel olsa ne yazar?
17 Aralık’tan bu yana ülkede hukuk mu bıraktınız? Daha dün yolsuzlukları soruşturan savcılar dahil 90 savcının yerini değiştirdiniz, şimdi Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasını tarihi bir adım olarak lanse ediyorsunuz. Özel değil güzel olsa ne yazar?
Özel Yetkili mahkemeler gidecek, başbakanın görevlendirdiği özel görevli mahkemeler gelecek. Özel Yetkili savcılar gidecek özel görevli savcılar gelecek!
Bekir Bozdağ bir de diyor ki “Hukuk devletinin gereği olarak yapmamız gereken ama bazı nedenlerden dolayı kaldırmadığımız ÖYM’leri kaldırıyoruz”
Bu cümleler AKP hükümetinin 12 yıl boyunca bu ülkeyi hukuksuz bir şekilde yönettiğinin acı bir itirafıdır.
Bekir Bozdağ hukuk devletini askıya almanızı gerektiren bu “bazı nedenlerin” ne olduğunu söyle de halkımız da duysa.Bu bazı nedenler başbakan başdanışmanının bahsettiği “Türk ordusuna kumpas kurma” olabilir mi mesela?
“O sıralar Türk ordusuna kumpas kuruyorduk, darbecileri yargılıyoruz diye halkı kandırıyorduk, ÖYM’leri de bunun için kullandık” niye demiyorsun?
“Şimdi de yolsuzluk soruşturması gibi bazı nedenlerle ÖYM’leri kaldırmak suretiyle gündem değiştiriyoruz” niye demiyorsun?
Hakimlerin savcıların üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanan bir iktidarla hangi hukuktan bahsediyorsunuz, siz kimi kandırıyorsunuz?
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç dün diyor ki “Yolsuzluk görüntülerinin, belgelerinin doğru olup olmadığını yargı belirleyecek”
Ben de Arınç’a soruyorum “Hangi yargı?” Ortada yargı mı bıraktınız? yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili Başbakan ve bakanların hakkında suç duyurusunda bile bulunulamayan bir ülkede hangi yargıdan bahsediyorsunuz?
Başbakan ve bakanlar hakkında suç duyurusu dilekçesi için “Ben bu dilekçeyi alamam, buradaki isimler etkililer.” Diyen savcılar mı bu belgelerin doğru olup olmadığını belirleyecek? Siz milletle dalga mı geçiyorsunuz?
Yolsuzluk soruşturmasını yapan savcıların görevden alınarak, 17 aralık soruşturmasının Deniz Feneri davasına dönüştürerek, yolsuzluk dosyalarının kapatarak, belgelerin, delillerin karartılma ihtimalinin her geçen gün arttığı bir ortamda hangi yargıdan bahsediyorsunuz?
Yolsuzluk dosyalarının açılıp açılmayacağına karar vermesi için savcılardan oluşan ve Teknik büro adı verilen kurulların oluşturulduğunu görüyoruz. AKP savcılarından oluşan bu büronun incelemesi sonucunda, bu büronun “uygun” görmesi halinde soruşturmalar açılacakmış. Sizce bu saatten sonra hangi savcı yolsuzluk soruşturması açmaya cesaret edebilir?
Ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzluk tapelerini görüyorsunuz. O tapelerde medyanın nasıl el değiştirdiği, başbakan Erdoğan’ın kendi medyasını yaratmak için millete küfredenlerle hangi kirli işlere girdiği görülmektedir. Bu tapelerde başbakanın ihalelere girecek iş adamlarına “salmalar” çıkardığı görülmektedir.
Milli irade hırsızları, yolsuzluğu soruşturan savcıları görevden alanlar şimdi de bakanlarının fezlekelerini milli iradeden kaçırmak istiyorlar. Ancak milli iradeden kaçamayacaklar. O bakan Fezlekeleri buraya gelecek. Paşa paşa o fezlekeleri milli iradenin önüne getirecekler. Meclisten kaçamayacaklar.
Hükümet’in ekonomi politikası hızla çöküyor. Başbakan Erdoğan konuştukça ekonomide hava ısınıyor, ekonomik veriler altüst oluyor. Başbakan Merkez Bankasının faiz kararı başarılı olmazsa “ B,C,D planları” olduğunu söylüyor. Neymiş bu planlar? Başbakanın ekonomiyle ilgili alternatif bir planı olduğuna kim inanıyor? Milletin pilavlık pirinci 3 TL’ye çıkmış, başbakan hala plandan bahsediyor. Sebze hallerinde savaşlar oluyor, nakliyeciler kontak kapatıyor, patetesin, mercimeğin yanına yaklaşılmıyor, Türkiye’deki yüksek benzin fiyatları japon belgesellerine konu oluyor, Dolar 2300’e tırmanmış, başbakan hala “BCD” planlarından bahsediyor.
Bu ekonomiden sizce kimler kazanıyor? Tabii ki ayakkabı kutusunda, yatak odalarında dolarları Euroları kim istiflemişse onlar kazanıyor. Devlet kapısını rant kapısına çeviren rüşvet ve yolsuzluk çetesi kazanıyor.
aşbakan ve şürekasının işi gücü RİV RİV RİV…
Başbakan ve şürekasına yolsuzluk diyorsun cevap “RİV RİV RİV”
Urladaki villalar diyorsun cevap “RİV RİV RİV”
Gazete satışları, medyanın el değiştirmesi diyorsun cevap “RİV RİV RİV”
Ayakkabı kutusu, para kasaları diyorsun cevap “RİV RİV RİV”
Bilal, Rıza Sarraf, Yasin El Kadı diyorsun cevap “RİV RİV RİV””
Başbakan Erdoğan Iran dönüşünde “Cumhurbaşkanı’ndan Meclis Başkanı’na, ailelerimize, çocuklarımıza varıncaya kadar herkesi dinlemişler” şeklinde bir demeç vermiş bu nedenle mahkeme kararıyla dinlemelerin şartlarını ağırlaştıracaklarını söylemiş..
Başbakanın sizce dinlemelerden mi rahatsız, yoksa ifade ettiği gibi kendisinin, ailesinin, çocuklarının dinlenmesinden mi rahatsız. Yolsuzlukların ifşasından mı rahatsız?
Başbakan Erdoğan dinlemelerden rahatsız olsaydı bugüne kadar siyasi çıkarları uğruna seçim meydanlarında yasadışı kayıtlara atıf yapar mıydı? Bunlar üzerinden siyaset üreten kendisi değil mi? 2011 seçimi öncesi Erdoğan 2011 seçimleri öncesi 4 Mayıs 2011′de yaptığı bir konuşmada ” Bu özel değil, genel. Bu milleti ayakta tutan en önemli güç toplumsal ahlakımızdır. Bunun üzerinden bir mağduriyete oynayanlar var. Bunu kabul etmemiz. Eşlerine ihanet edenleri mağdur olarak göremeyiz.” Diyen Erdoğan değil miydi?
18 Mayıs 2011 tarihinde yaptığı yazılı açıklamada partimizle ilgili olarak ‘Bu konularla ilgili sayın Bahçeli kendi iç sorununu tamamıyla hükümete mal etmenin gayreti içerisinde. Gelişen bu teknoloji içeresinde bu işlerle ne kadar mücadele edilebilir, bunlar bellidir.Bunlar kendi iç meselesidir, iç sorunudur.” Diyen Erdoğan Değil miydi? 2011 seçiminde o kasetler üzerinden siyaset inşa eden kendisi değil miydi?
Peki şimdi ne değişti? Dinlemeleri gündeme getiriyor. Üstelik Erdoğan ve ailesiyle ilgili bu dinlemeler yasa dışı da değil, yasal dinlemeler, yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında mahkeme kararıyla alınan dinlemeler. Şimdi işin ucu kendine dayandı. Evet şimdi Erdoğan o dinlemelerden rahatsız çünkü o dinlemelerde Erdoğan’ın villa yolsuzlukları var, Erdoğan’ın kendi medyasını oluşturmak için mütahitlere salma çıkarması var.