MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural Mecliste düzenlediği basın toplantısında , TÜSİAD ile kayıkçı kavgası yaşandığını ifade ederek, Hükümetin TÜSİAD’a, “Biz patronların hükümeti değiliz” dediğini söyledi. Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sen millete hizmetkar değil, patronlara ve zenginlere, küresel efendilere hizmet eden bir hükümet olduğunu ortaya koyuyorsun. Sen kimin amacına hizmet ediyorsun? ‘Beraber yürüdük bu yollarda’ dedin, onları uçurumdan attın, patronlarla sırça köşklerde oturuyorsun. Siz er meydanına çıkmaktan korkuyorsunuz, hodri meydan; sizde yürek varsa televizyon önünde ülke meselelerini tartışalım. Er meydanında değilsiniz, manşetlerle, anketlerle siyaset yapıyorsunuz. Yandaş, candaş medyanızla saldırıyorsunuz, ringte karşınızda millet var, vuruyorsunuz, muhalefetle er meydanına çıkmıyorsunuz. Ringe çıkalım, Meclis ringinde bile sözümüzü kesmeye kalkıyorsunuz. Siyaseti ring alanı gören, birbirine yumruk atma olarak gören zihniyet. Güç sende, siyaseti ringe benzetiyorsun, er meydanına gel. Patronlar Kulübü dediğinin ayaklarına, 20 Ocak 2011’de gittin. Bugün bu kabadayılıkları yapıyorlar, Başbakan, Ermenistan para birimi dram’a benzerliğiyle dikkat çeken TL’nin simgesi tanıtımında TÜSİAD’a çatıyor, “Biz patronların hükümeti değiliz” diyor. Hedonist Genel Başkan yardımcıları da başbakandan almış işareti, “ Herkes haddini bilecek, sivil toplum örgütüyse sivil toplum örgütü gibi değilse siyasi parti gibi davranacak” diyor.
Biz bu kabadayılanmaların çıkışların daha önce niye yapılmadığını, TÜSİAD’ın daha önce de bu şekilde alanına girmeyen konularda görüş beyan ettiğini hatırlatan Vural “O zaman TÜSİAD’ın görev alanının ne olup olmadığını bugünkü iktidar hiç dile getirmiyordu.”dedi.
Vural konuşmasına ” TÜSİAD AKP iktidarını desteklediğinde Türkiye’nin kalkınmasına katkı sağlayan işadamları oluyor, desteklemedi mi patronlar kulübü oluyor. TÜSİAD işinize geldi mi, sizin politikalarınızı destekledi mi sivil toplum örgütü oluyor desteklemedi mi siyasi parti gibi davranıyor öyle mi?
TÜSİAD, AB’nin dayatmalarının haklılığını Türk kamuoyuna anlatmayı kendisine misyon edinirken, Kıbrıs, Rum Patrikhanesi’nin statüsü, Heybeliada papaz okulu, cemaat vakıfları, Türk milli kimliği, Türkiye’de azınlık hakları, Kürtçe eğitim ve Türklük değerlerine hakaret edilmesinin önünü açacak yasal düzenlemeler konularındaki açıklamalar yaparken alkış tutanlar siz değil miydiniz? O zaman niye TÜSİAD “İşine baksın politika yapmasın” demiyordunuz?
Başörtülü kızlarımızın üniversiteye gidebilmesi için kanun teklifi verdiğimizde TÜSİAD bize saldırmıştır, Genel Başkanımız da “Ülkenin ve milletin bekasını şahsi ve kurumsal çıkar hesaplarının üstünde ve önünde tutmak erdemini gösterebilen herkes için Türkiye’nin ortak milli ve manevi değerleri etrafında birleşmek bir vatanseverlik borcudur. Bu alandaki sicili bilinenlerin, bu değerlerle ilişkisi sadece cüzdanlarıyla sınırlı olanların milliyetçilikten, demokrasi üslubu ve sicilinden bahsetmeleri sapla samanı karıştırmaktan başka bir anlam ifade etmeyecektir. Geçmişlerinin, bugünlerine ve sözlerine kefil olması, kişiler için olduğu gibi kurum ve kuruluşlar için de vazgeçilmeyecek bir ahlaki zorunluluk ve şaşmaz bir ciddiyet ve inandırıcılık terazisidir. TÜSİAD’ın dünü ve bugününün her yönüyle gözler önüne serileceği ve gelecekteki tutumunun da yakından izleneceğini” demişti.
Siz neden o gün ağzınızı açıp TÜSİAD’a bir laf etmediniz. sizin samimiyetiniz işte bu kadar.
Onların patronlar kulübü olduğu yeni mi aklınıza geldi? Sizin için mesele AKP iktidarına hizmet edip etmeme meselesidir.Anlaşılan o ki öküz öldü ortaklık bozuldu. Eğer bir sivil toplum örgütü AKP iktidarına hizmet ediyorsa, AKP iktidarının yaptığı her şeyi onaylıyorsa, mesela tıpkı AKP gibi ülkenin etnik farklılıklarını kaşıyorsa, milletin değerleriyle oynuyor, devletin bölünmez bütünlüğüne çomak sokuyor, tarihi kişiliklerine saldırıyorsa o sivil toplum örgütü başbakan için, AKP yöneticileri için iyidir. Mesele bundan ibarettir.” dedi.
Vural iktidarın çıkarına hizmet edildiği sürece kimseyle sorununun olmadığını iddia ederek ” Kimse AKP iktidarına dokunmayacak, kimse AKP iktidarını eleştirmeyecek, kimse AKP iktidarını yargılayamayacak. Başbakan diyor ya o günkü konuşmasında biz 75 milyonun hükümetiyiz.
Hayır siz 75 milyonun hükümeti değilsiniz. 75 milyon AKP iktidarına hizmet ederse, onu alkışlarsa, onun sırtını sıvazlarsa, ağamsın, paşamsın derse siz 75 milyonun hükümetiyiz diyorsunuz. O zaman kimseyle sorununuz olmuyor, o zaman her şey güzel başbakan ve AKP yöneticileri için.
Ama AKP’nin oluşturduğu ranta takoz koyarsanız, mücahitlerin nasıl müteahhit olduğunu, nasıl para babası olduğunu, nasıl medya patronu, gemi armatörü olduğunu, milleti nasıl 36 etnik parçaya böldüğünü yüzlerine haykırırsanız, Oslo’nun hesabını sormaya kalkarsanız film orada kopuyor. O zaman başbakan ve AKP yöneticileri sizi demokrasi düşmanı ilan ediyor, o zaman size ananı da al git diyor, o zaman size askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyor, o zaman size seçilmişleri atanmışlara yedirtmem diyor.
Onlar için tüm Türkiye’nin tamamı, basınıyla, yargısıyla, işçisiyle, işvereniyle, memuruyla, askeriyle, polisiyle, öğrencisiyle öğretmeniyle, şehirlisiyle, köylüsüyle AKP iktidarına teslim olursa, AKP iktidarına hizmette kusur etmezse, herşey güllük gülüstanlık. Yok AKP eleştirilirse, AKP’nin icraatlarına dönük küçük bir laf edilirse maazallah ülke kaosa sürüklenir, demokrasinin dışına çıkılır, ekonomi tepe taklak olur. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin de önceki günkü Kadınlar Kolu Toplantısında diyor ya “Hep sahiplenilmesi, desteklenmesi, sevilmesi, sayılması, önemsenmesi lazım ki AK Parti zafiyet geçirmesin.”
Türk milletinin birinci vazifesi AK Partiyi sevmek ve saymak. AKP’nin 75 milyona bakış açısı budur” dedi.
Vural, Türk milletinin birinci vazifesinin, cumhuriyeti korumak, kollamak değil, AK Parti’yi, sevmek, saymak olduğunu öne sürerek, “Zinhar eleştirmek yanlıştır, olmaz, el üstünde tutacaksınız. 75 milyona bakış açıları budur” dedi.