Ukrayna Krizi…Dış politika satrancı…
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, 5 Mart’ta İran nükleer anlaşmasının İran’la olan işbirliğinin Ukrayna yaptırımlarından etkilenmemesi için ABD’den yazılı garanti istendiğini söyledi. Neden? Yazılı garanti verilmezse ne olur? ABD, Rusya’nın istediği yazılı garantiyi vermediği takdirde Rusya İran’a nükleer anlaşmayı geciktirmek mi istiyor?
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü 7 Mart’ta diplomatik açıklama bekliyoruz dedi.7 Mart’ta Rusya ve İran Dışişleri Bakanı görüştü. Bu görüşmede Rusya tarafının açıklamasında “Nükleer antlaşmanın tüm katılımcılarının hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm alanlarda işbirliğinin engelsiz gelişimi konusunda eşit haklara sahip olmasını sağlaması gerektiği vurgulandı.” diyor. İran Dışişleri Bakanlığı bu görüşmeye ilişkin açıklamada ise “Savaşa ve yaptırım uygulanmasına karşıyız ve İran ile Rusya dahil hiçbir ülke arasındaki işbirliğinin yaptırım atmosferinden etkilenmemesi gerektiği açıktır.”, Lavrov’un “Müzakere sürecine ve Rusya’nın İran’ın rasyonel taleplerine verdiği desteğe değindiğini” söyledi.
Görülen o ki Rusya,İran’la nükleer müzakerenin sonuçlanması için Ukrayna yaptırımlarından etkilenmemesi için garanti arayışında, İran da nükleer yatırımların sona ermesini istiyor.Bu arada İran nükleer başmüzakerecisi Viyana’daki görüşmeden ayrılıp istişare için İran’a döndü.
İran’a uygulanan nükleer yaptırımlar İran’ın petrol pazarındaki payını etkiliyor. Rusya’nın bu hamlesiyle İran’a uygulanan ambargonun kalkmaması sağlanarak İran’ın petrol pazarına dönüşü geciktirilmek mi amaçlanıyor? Ukrayna yaptırımlarıyla Rusya petrolünün arzı düşer, fiyat artar. Engellemek için arzın artması gerekir. Kaynaklardan biri İran petrolü. İran petrolünün piyasaya girmesi gecikirse petrol fiyatları artar.Rusya’nın geliri artar, fiyatlardan Batıda etkilenir. Bakalım ne olacak?
Öte yandan petrol arzı için kaynaklardan biri de Venezuela petrolü. Rusya’nın dostu Venezuela Devlet Başkanı Maduro “Cumartesi(5 Mart) ABD hükümetinden bir heyetle cumhurbaşkanlığı sarayında görüştük. Görüşme saygılı, samimi, çok diplomatik olarak tanımlayabilirim.” dedi. ABD-Venezuela görüşmesinin ana konusu enerji güvenliği. Venezuela petrolünün piyasaya girişi. Bilindiği gibi bu petrolün piyasaya girişi de yaptırımlara tabi. Bu arada Venezuela 8 Mart Salı günü ki tutuklu Amerikalıyı serbest bıraktı. Bakalım ne olacak?
Bir başka konu Ukrayna’nın savaş uçağı talebi. ABD Dışişleri Bakanı 6 Mart’ta CBS TV’de NATO üyesi Polonya’nın Ukrayna’ya savaş uçağı göndermesine yeşil ışık yaktıklarını ve bu uçakları verdikleri zaman onların yerine ne yapabileceğimizi Polonya’yla görüşüyoruz dedi. Polonya buna karşı 8 Mart’ta yazılı açıklamada “MIG-29 jetlerini derhal ve ücretsiz olarak Ramstein Hava Üssü’ne göndermeye ve onları ABD’nin hizmetine sunmaya hazırdır. Polonya, ABD’den bize operasyonel yeteneklere sahip kullanılmış uçaklar sağlamasını talep ediyor.” dedi. Yani Polonya’nın uçakları Ukrayna’ya vermesi istenirken, Polonya biz bu uçakları Almanya üssünde ABD’ye teslim edelim dedi. Doğrudan vermek istemedi. Polonya Başbakanı “kendi başımıza herhangi bir hamle yapmaya hazır değiliz çünkü … bu savaşın bir tarafı değiliz.” Dedi. ABD Pentagon sözcüsü buna karşı 8 Mart’ta “Savaş uçaklarının Almanya’da ABD/NATO üssünden Ukrayna hava sahasına hareket etmesi “ABD’nin emrinde” olması, NATO ittifakı için ciddi endişeler uyandırıyor. Bunun için önemli bir gerekçe net değil” dedi. Reddetti. Bakalım ne olacak?
Ukrayna krizi… Elbette Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı net bir duruş var. Ama bu duruşa karşı ülkeler, ABD, Polonya, İran, Venezuela örnekleri, yukarıda ifade ettiğim gibi politikalarını belirlerken kendi menfaatlerini de dikkate alıyor.
Elbette Türkiye de politikasını oluştururken kendi milli menfaatini gerçekçi düşünecek. Düşünmeli…