TBMM’de basın toplantısı düzenleyen MHP Grup Başkanvekili Oktay vural, ODTÜ’deki olaylarla ilgili peşi sıra üniversite senatolarından açıklamalar geldiğini ifade ederek, “Adeta AKP’nin icraatının savunucuları hale gelmiş” dedi. Vural 12 üniversitenin açıklamalarının hükümetin icraatlarını övmekten başka bir anlam taşımadığını söyleyerek “12 üniversitenin açıklamasının ana noktası hükümet icraatı olmuştur. Üniversitelerin yaptığı açıklamaya bakın; icraatın içinden. İlkeli bir duruş yerine Başbakan’a yağlama. Bunlar üniversite mi, AKP üniversite örgütü mü? Üniversiteler bugün Başbakan’ın ifade ettiği bürokratik oligarşinin ideolojik aygıtı haline dönüşmüş. Açıkçası üniversitelerin AKP’nin arka bahçesi haline getirme gayretlerinin rektörler bakımından olduğunu ifade etmemiz lazım.” dedi.
Vural üniversitelerin hür tefekkürün kalesi olmak yerine Üniversite yönetimlerinin AKP’nin arka bahçeleri olduğuna dikkat çekerek “’Bu üniversiteler 4 4 4’te neredeydi? Neredeydi bu cüppeliler? Bilimsel özerkliği ortadan kaldıran yasa çıktığında ey şanlı üniversite rektörleri, neredeydiniz? Anadilde eğitim tartışmalarında neredeydiniz? Gıkınız çıkmaz tabi. Üniversitelerde PKK’nın gençlik örgütleri terör estiriyor, neredesiniz? Yeşil, kırmızı, sarı masalar kurularak PKK’nın propagandası yapılıyor, neredesiniz? ‘Gençlik kesimi üzerinde operasyonlar yapılıyor. Birtakım faaliyetler düzenleniyor. Bu faaliyetleri ortadan kaldırmalıyız’ diye neden söylemediniz? Oysa üniversitelerin açıklamalarının ana noktası, Hükümet icraatları olmuş. Başka bir şey yok. Akademik özgürlük, bilimsel araştırma yok. Bunlar üniversite mi AK Parti’nin üniversite örgütü mü? Saldırıları, şiddeti kınayalım ama üniversiteler bürokratik oligarşinin ideolojik aygıtı haline dönüşmüş. ODTÜ’de yaşanan bu çatışma ortamını tasvip etmiyorum ama böyle bir ortamdan da Hükümet’e övgü oluşturmak üniversitelerin başlıca amacı haline gelmiş. Üniversitelerin bu açıklamaları şiddeti, çatışmayı kınayan değil, Başbakan’a yaranma arzusunu ifade eden sözlerden oluşmuştur. Niye acaba bu üniversiteler, kuvvetler ayrılığı konusunda herhangi bir tavır oluşturmadı?
Üniversite rektörlerine sesleniyorum: Sizi seçen kim olursa olsun, sizin amacınız, bilimsel araştırmalara ve öğrencilerin iyi yetişmesine katkı sağlamaktır. Senatolar, Başbakan’ın senatörleri değildir. Üniversite senatoları, Hükümet’in senatörleri değildir.” Dedi. Vural UNESCO’nun 1950 yılında Nice’te toplanan uluslararası konferansında dünya üniversitelerinin taşıması gereken, Bilgiyi bilgi için elde etmeye çalışmak ve nerede olursa olsun hakikatin peşinden gitmek; muhalif kanaatlere hoşgörü göstermek ve siyasal müdahalelerden masun olmak, gibi özelliklerin hiçbirinin bu senato açıklamalarında görülmediğine dikkat çekerek üniversite rektörlerine seslenerek “Sizi seçen kim olursa olsun sizin amacınız bu ülkede bilimsel araştırmaya ve öğrencilerinizin iyi yetiştirilmesine katkı sağlamaktır. Ama senatörler Başbakan’ın senatörleri değil. Bu üniversitelerin yaptığı açıklamalar AKP icraatını övme aracı olarak getiriliyor. Üniversite senatoları hükümetin senatörleri değildir” dedi.
-”Göktürk-2, birikimin eseri”-
Göktürk 2’nin, ilk milli keşif uydusu olarak uzaya gönderilmesine değinen Vural, Türkiye’nin bu kapasitesinin kolay oluşmadığını, bunun, bir birikim sonucunda gerçekleştiğini ifade etti. Vural, daha önce Bilsat Uydusu ve Türkiye’nin ilk yerli yapım uydusu olan Rasat Uydusu’nun unutulmaması gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin birikimleri sonucunda bir Göktrük-2’nin ortaya çıktığını anlatan Vural, bundan gurur duyduklarını, bunda herkesin katkısı olduğunu belirterek, ”Bu birikimleri göz ardı edip, bunu sadece siyasi noktaya indirgeyen yaklaşım tarzıyla üniversiteler meseleye bakar ve bunları görmezse ne olacak?” diye konuştu
-“DİMYAT’A PİRİNCE GİDERKEN EVDEKİ BULGURDAN OLACAK”-
Bir basın mensubunun Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün başkanlık sistemine ilişkin sözlerini hatırlatması üzerine Vural, “Yok mu aralarında sorun. Çankaya mankaya ayrılığı yok mu? Fikir ayrılıkları olabilir ama bunun sistem çatışmasına döneceğine iddia etmek bir garabettir” diyerek şöyle devam etti:
“Sadece arzu ve ihtiraslar vardır. Sayın Başbakan Cumhurbaşkanlığı arzusu içerisindedir ama Cumhurbaşkanlığına giderken de koltuğu da beraber götüreyim arayışıdır. Vatandaşın yok böyle bir sorunu. Yapılması gereken parlamenter sistemi güçlendirmektir. Irak’a parlamenter sistemi önerenlerin Türkiye’de başkanlık sistemi önermesi ciddi bir çelişkidir. Başkanlık sitemi vatandaşın ihtiyacından kaynaklanmıyor, AKP’nin kendi iç sorunlarını çözmenin aracı olarak kullanılmak isteniyor. Devlet bugün AKP’nin kendi iç sorunlarını çözmek için dönüştürülmek isteniyor. Sorun şuradadır, ben cumhurbaşkanı olursam partim ne olacak. Türkiye’deki derin kavga, post kavgası bugün bu eksende olmuştur. Zaten bu konuda endişe etmelerine gerek yok. Çünkü Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olacaklar. Çünkü cumhurbaşkanı da onlardan olamayacak, başbakan da olamayacak.”
“Görev süresi dolacak olanlar var” sözüne de Vural, “Onlar da milletvekili olamayacakları için dışarıdan bakan olarak atanabilir miyim diye başkanlık sistemini öneriyor olabilirler” dedi.
Türkiye’nin adım adım bir senaryoya hazırlandığını ifade eden Vural, “Ama hevesleri kursaklarında kalacaktır” diye konuştu.