Yalnız darbeciler değil, darbe süreçleri ve darbe zihniyeti de soruşturulmalı


MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, partisinin bugün “Milli egemenliğe, millet iradesine ve demokrasiye müdahalelerin ve buna yönelik girişimlerin, darbe süreçlerinin, siyasi, sosyal, ekonomik, hukuki sebep ve sonuçlarının, hukuk ve insanlık dışı kötü muamelelerin tespit edilmesini, demokrasinin kurum ve kurallarının tesis edilmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla” Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için önerge verdiklerini açıkladı.  MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, partisinin bugün “Milli egemenliğe, millet iradesine ve demokrasiye müdahalelerin ve buna yönelik girişimlerin, darbe süreçlerinin, siyasi, sosyal, ekonomik, hukuki sebep ve sonuçlarının, hukuk ve insanlık dışı kötü muamelelerin tespit edilmesini, demokrasinin kurum ve kurallarının tesis edilmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla” Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için önerge verdiklerini açıkladı.

Vural, Meclis’de yaptığı basın toplantısında Danışma Kurulu’nu toplantıya çağırdıklarını ve önergenin bugün gündeme alınmasını talep edeceklerini söyledi. Vural, “Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerini akamete uğratacak her hareketin karşısındayız. Egemenliği tek adamlığa indirgeyenlerin karşısında durmanın zamanı gelmiştir, hatta geçiyor” diyerek şöyle devam etti:

“Millet egemenliği ve iradesine müdahalelerin hiçbir siyasi ve hukuki meşruiyeti yoktur. Bunlar, MHP için daima mücadele edilecek olaylardır. Siyasi partiler olarak, demokrasiye her türlü müdahale ve darbe girişimlerin karşısında olmamız gerekiyor. Darbeler kimlerin önünü açtı? Köksüz, konjonktürel partilerin önü neden açıldı? Toplum bu şekilde nerelere sevk edildi? Bu araştırma önergesi çerçevesinde tüm bunların ele alınması gerekiyor. Geçmişi değiştirmek mümkün değildir ama bu hukuk dışı uygulamalara karşı gerekenin artık yapılması gerekiyor. Darbelerin tüm boyutlarıyla ele alınması gerektiğini ifade eden Vural, “Hangi nedenle ve kime karşı yapılmış olursa olsun, demokrasiye yönelik müdahaleleri reddetmek, demokratik kural ve işleyişi sonuçlarından bağımsız olarak savunmayı öngören bir ahlaki perspektifi yerleştirmek gerekir. Bunun için ‘iyi darbe-kötü darbe’ ayrımına karşı çıkmak zorunludur. 27 Mayıs, 12 Eylül, 12 Mart, 28 Şubat ve 27 Nisan arasında tercih yapmak yerine topyekûn darbelerin karşısında durmak daha erdemli, daha tutarlı bir yoldur.” dedi.

Darbeler kadar, tek adamcılık, vesayet girişimleri, medyayı kuşatma altına almaya çalışan zihniyetle de mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Vural, “Darbelere karşı ortak tavır oluşturulmalıdır. Yarın görüşülecek Araştırma Komisyonu kurulmasına ilişkin teklifimiz için tüm partilere çağrıda bulunuyoruz. Gelin hep birlikte tarihimizi kirli, karanlık boyutundan kurtaralım.” diye konuştu.

Yargıyı, medyayı, sivil toplum örgütlerini vesayet altına alan tüm zihniyetlerle mücadele edilmesi önemli. Demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla tesis etmek için ne gerekiyorsa yapmamız lazım. Darbelerin arkasındaki dış güçlerin de dikkate alınması lazım.”

Darbe girişimleri veya iddiaları karşısında devletin kurumlarının da ne yaptığını merak ettiklerini ifade eden Vural, “Vesayet, tek adamcılık, yargının, medyanın, sivil toplum örgütlerinin kuşatılması karşısında demokrasiye sahip çıkacak iradeyi göstermemiz gerekiyor” dedi.

-SURİYE-

Toplantının sonunda soruları cevaplayan Vural, Başbakan Erdoğan’ın “tek hatamız seçimleri 4 yıla düşürmek oldu” yönündeki sözlerini ise “Seçimleri bunlar 4 yıla indirmedi mi? Başbakan, seçimlerle oynamasın. Yine kamuoyunu başka yönlere sevk etmek istiyor. Bu tartışma, AKP içinde bir post kavgası olduğunu gösteriyor. Dertleri, milletin iradesi değil. Kim nereye aday olacak, hesap bu. Türkiye’nin şu anda böyle bir tartışma konusu yok. Biz 4 yıl uygulamasını olumlu buluyoruz, doğrudur” şeklinde cevapladı.

Başbakan Erdoğan, Suriye sınırındaki olaylara ilişkin, “gereken yapılacak” sözlerini de değerlendiren Vural şöyle konuştu:

” “Hükümeti aklıselime davet ediyorum. Suriye’ye dışarıdan kim müdahale ediyor? Çatışmaları körükleyen kim? 1957’de yazılan bir makalede sınır olayları bahane edilerek Suriye’nin komşusu tarafından işgal edileceği yazılmıştı. Bu tezgâhlar daha önce de yapılmıştı. Bu milletin kaderini etkileyecek girişimler karşısında milletin uyanık olması gerekmektedir. Batının BOP projesi, İsrail’in güvenliğinin sağlanmak istenmesi nedeniyle oynanan oyunlardır bunlar.” diye cevap verdi. Suriye’ye dışarıdan kim müdahale ediyor? Hangi ajanlar orada? Orada bir dış müdahale olduğu ortada. Geçmişte de sınırdaki olaylar bahane edilerek, Türkiye’nin, Suriye’yi işgalini öngören bir takım planlar yapıldı. Uluslararası kışkırtmalara karşı Türkiye aklını kullanmalıdır. Başbakan, bunlara balıklama atlamasın. Bu konuların sorgulanması lazım. Tüm milletin uyanık olması lazım. Türkiye’nin müdahalesine zemin hazırlayacak girişimlerin arkasında kimler var. Bunların iyi görülmesi lazım. Sayın Davutoğlu’nun girişimlerini ibretle izliyoruz. Artık bir an önce Washington merkezli ve İsrail’in güvenlik politikalarını dikkate alan politikalardan vazgeçilmeli.

Sayın Başbakan Barzani için neden gereğini yapamıyor? PKK oradan saldırmıyor mu? Türkiye Kandil’de neden gereğini yapmıyor? Orada elini kim tutuyor, Suriye’ye karşı önünü kim açıyor? Yanlış politikalardan vazgeçilsin”

-DENİZ FENERİ-

Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında hazırlanan iddianameye ilişkin soruları da yanıtlayan Vural, “Bu davanın savcılarına yönelik girişimlerin amacı anlaşılmıştır. Amaç, şüpheliler hakkında suç vasfının değiştirilmesinin sağlanmasıdır. Vicdanlar rahat mı acaba? Hükümet, elini bu davadan, yargıdan çek” dedi.