Aziz Vatandaşlarım,
FETÖ darbe girişiminin yapıldığı 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşadıklarımız aslında çok önemli sonuçlar çıkarmamızı da gerektirmektedir. O gece yaşananlara MHP Genel Merkezi’nde ve TBMM’de yakinen tanıklık etmiş biri olarak şunu ifade etmeliyim ki yaşadıklarımız tarihimizin en karanlık günüdür.
Bu bakımdan o gece yaşadıklarımı tarihe not olarak samimi bir şekilde doğrudan sizlerle paylaşmak istiyorum. O akşam gelen bilgiler olağanüstü bir durumun geliştiğini gösteriyordu. İstanbul’da tanklar, Ankara’da alçak uçuşlar, Jandarma Genel komutanlığında hareketlenmeler…. Sürekli olarak bilgi almaya çalışıyordum. Telefonlar geliyor, neler oluyor diye soruluyordu. Bu gelişmeler hakkında ulaşan bilgileri de genel merkezimizle paylaşıyordum. Sayın Genel Başkan’ımızın orada olduğunu öğrendim. Bunu öğrenince bende darbelerin en başta siyasi partimizi hedef alabileceğini dikkate alarak MHP Genel Merkezi’ne gitmeye karar verdim. Böylesine vahim ve endişeli gelişmeler yaşanırken çocuklarım da beni ısrarla yalnız bırakmak istememişti.
Sayın Genel Başkan’ımız bu hareketliliğe karşı önceden genel merkeze gelerek değerlendirmelere başlamış, en başta darbeye karşı tavrını koymuş ve Başbakan’ı aramıştı. Bu darbenin asıl hedefinin demokrasi olduğunu dikkate almış, hiç tereddüt etmeden hükümete desteğini ifade etmişti. Aslında darbeci zihniyetin karşısında milli siyasi bloğun oluşmasını sağlayan bu girişimdi. Genel merkezde Sayın Genel Başkan’ımızla beraber bazı divan üyelerimizle gelişmeleri değerlendirdik. Sayın Genel Başkan yazılı bir açıklama yaptı.
Bu arada Meclis’in çevrilmiş olup olmadığına dair bilgi almaya çalıştım. TBMM’de milletvekillerinin bulunduğunu haber alınca milletvekili arkadaşlarımızla TBMM’ne gitmeye karar verdik. Çocuklarım da ısrarla benimle gelmek istedi. Küçük oğlum Yavuz benimle beraber iken, büyük oğlum Oğuz’da ihtiyaç duyabileceklerimi getirmek için eve gitti.
Küçük oğlum Yavuz ve Ankara Milletvekilimiz Sayın Mustafa MİT’in içinde bulunduğu İstanbul Milletvekilimiz Sayın Atila Kaya’nın kullandığı arabayla TBMM’ye Dikmen kapısından girmek istedik ancak otobüslerle kapatılmıştı. Polis önce arabadan inerek yürüyerek girmemizi söyledi. Ancak sadece kaldırımdan bir araba geçecek kadar bir yer olduğunu görerek ordaki engeli kaldırıp içeriye girerken kurşun yağmuruna tutulduk. Sayın Kaya arabayı içeriye soktuktan sonra hemen Meclis binasının girişine geldiğimiz sırada tekrar saldırıya uğradık. Arabanın içinden sıyrılarak binaya girdik. Bilahare TBMM Genel kuruluna girdik. TBMM’de Sayın Meclis Başkanı, AKP ve CHP milletvekilleriyle hararetle kucaklaştık. TBMM Genel kurulunda darbeye karşı millet iradesini ve egemenliğini koruma kararlılığımızı ortaya koyduk. Orada hep beraber olmak gerçekten büyük bir güçtü. (Parti ayrımı olmadan bu kucaklaşma sahnesini, daha sonra Meclis Başkanının odasında iken bir kadın milletvekili arkadaşın siz gelince çok sevindik dediğini ve Meclis genel kurulunda o gece yaşananları dikkate aldığımızda ortak değerlerimize sahip çıkmanın ne kadar önemli olduğu da ortaya konmuştu. Bununla ilgili çıkarmamız gereken dersleri de sonra paylaşacağım.)
Genel kurul içindeyken bir bomba ile sarsıldık. Büyük gürültü, toz, duman içinde kaldık. O sırada oğlum muhalefet kulisindeydi. Saldırı sonrası hemen kulise çıktım. Büyük endişeyle toz, duman, kırıklar, dökükler içinde oğlumla kucaklaştım. Büyük bir şok içindeydi. Bir an benimle gelmesine neden izin verdim diye düşündüm. Sonra hemen Meclis’e gelmek üzere yolda olan oğlum Oğuz’u arayarak bombalandığımızı, kesinlikle buraya gelmemelerini, daha güvenli bir yere gitmelerini söyledim.
Gerçekten böylesine bir darbe ortamı içinde gelmeyin diyerek ısrar etmeme rağmen çocuklarımın davranışlarıyla gurur duyduğumu da ifade etmeliyim. (Allah ailenizi, çocuklarınızı bağışlasın) Böylesine bir alçak saldırının TBMM’ne yapılacağını doğrusu değil tahmin etmek aklımıza bile gelmemişti. Darbeciler başarılı olsaydı bizim hakkımızda bir hüküm vermiş olacağını tahmin ediyorduk. Ancak bombalama, kurşunlama aklımıza gelmemişti.
Bu bomba sonrası milletvekillerimizin ortaya koyduğu tavır da son derece önemliydi. Tekrar genel kurulda tepkilerimizi dile getirdik. Hiçbirinde yılgınlık yoktu. Şüphesiz bu gözü dönmüşlere karşı milli iradenin ve egemenliğin teslim edilmesi düşünülemeyecekti.
Bilahare TBMM yine bombaların hedefindeydi. Sonra da Meclis’in altında bir yere geçildi. Aslında geçtiğimiz yer bir sığınak değil. Bodrum katıydı. Meclis’in altında kapsamlı sığınak olduğu, toplantı yeri olduğuna dair şehir efsanesi doğru değildi. Bu konudaki değerlendirmelerimi hem orada hem de daha sonra Sayın Başkan’a ilettim. Bu süreç içinde Meclis’in iradesini koruyarak, gerektiğinde bazı kararlar almamız gerekebilirdi. Gerçekten hem savaş yürütmüş hem de geçmiş darbelerin hedefinde olmuş Gazi Meclis’imizin her ihtimali dikkate alması gerekirdi. Meclis Başkan’ı devletimizin 2 numarasıydı. Kararlarına, Meclis iradesine ihtiyaç duyulabilirdi. Hedefte milli irade vardı, milli egemenlik vardı. Neyi, nasıl, ne zaman yapılacağına önceden öngörülmüş bir plan yoktu. Bu süreç içinde yaşadıklarımızı, tecrübelerimizi muhakkak değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Türk milletinin egemenliğini yegane tecelligahı olan TBMM’nin her ortama karşı hazırlıklı olması gerektiğini düşünüyorum.
Burada bulunduğumuz sırada çok yakın silah sesleri ve bombalamalara şahitlik etmeye devam ettik. Bu arada bir televizyona telefonla katılmak için sesimin daha sağlıklı duyulması bakımından bulunduğumuz yerden daha yukarılara doğru ayrıldığım sırada canlı telefon konuşmasında bir başka bomba saldırısı ile sarsıldık. (Bu arada dün bana yeni söylendi. Büyük oğlum bulundukları yerden de Meclis’in yeniden bombalandığına yakinen şahitlik edince siz düşman mısınız tepkisiyle şok içinde Meclis’e gitmek için hamle yaparken zorla durdurulmuş.)
Zaman zaman sığınak denilen yerde yakından gelen silah sesleri oldu.
Açıkça milletimizin sesini dile getirmek için bulunmamız gereken Meclis’te bomba ve kurşun sesleri vardı. Böyle bir gecenin sabahında AKP, CHP ve MHP ortak bildiri için çalışma yapıyor, yapılacak TBMM Genel kurulunun toplanması ile ilgili hazırlıklar yapılıyordu. Liderlerin doğrudan Sayın Meclis Başkan’ı tarafından aranmasına Meclis’imizin de şehitlerimiz için saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile açılmasına karar verildi.
Bu arada sabah artık tehlikenin geçtiği kanaatiyle oğlumu Sayın Milletvekilinin aracıyla tahliye etmek için Meclis binasından dışarı çıkmak istedik. Sayın Kaya diğer kapıda, arabasına ulaşmıştı. Ben de oğlumu oraya ulaştırmak için çıktığımda kurşun sesleriyle geri çekilmek zorunda kaldık. Tekrara binaya girdik. Daha sonraki bir vakitte büyük oğlum Çankaya kapısından içeri girebileceğini söyledi. Biraz zaman geçtikten sonraki tekrar dışarı çıkmak için kapıya geldiğimizde bu defa tam Meclis’in karşısından gelen kurşun sesleriyle tekrar içeri girmek durumunda kaldık. Biraz daha zaman geçtikten sonra Çankaya kapısından oğlumun içeri girmesiyle küçük oğlumu tahliye ettik. Ben tekrar Meclis’e girdim. Meclis genel kurulunda Sayın Meclis başkanının başkanlığında sabah tekrar toplandık, bilahare saat 14:00’te toplanmak üzere ayrıldık. Saat 15:00’e alındı, bilahare Meclis saat 17:00’de toplandı.
Aslında TBMM’de Aziz Türk milletinin temsilcileri bunları yaşarken, Türk milletinin de darbeye karşı duruşunu takip ediyor ve böyle bir millete sahip olduğumuz için gurur duyuyorduk. Ancak Aziz milletimizin evlatlarının kendi egemenliğini ve iradesini korumak için verdiği mücadele ve kayıplar dikkate alındığında bizlerin bu yaşadıklarımızın ne önemi olabilirdi ki? Cuma günü Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde darbe girişiminde hainlerin kurşunlarıyla ağır yaralanan, yoğun bakımda tedavisi süren TEM Daire Başkan’ı Turgut Aslan’ın ailesini ziyaret ettim. Dualarla hayırlı haber bekliyorlar. Ayrıca bu hain darbe girişiminde yaralanan vatandaşlarımızı da ziyaret ettim. Büyük bir acı. Eşini kaybetmiş, kendisi yaralı, çocuğu da Hacettepe’de ağır yaralı. Aslında binlerce örnekleri var. Dedim ya bunlara şahitlik ettiğinizde bizlerin yaşadıklarının pek önemi yok gibi. Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin, yaralılarımıza da acil şifa versin.
Türk milleti TBMM’nin içinde de, dışında da Aziz Atatürk’ün egemenlik ve bağımsızlık temelinde kurduğu cumhuriyetine, devletine sahip çıkmıştı.
Ve bu iki temel ekseninde Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Sizlerle 15 Temmuz 2016 gecesi yaşadıklarımı ve değerlendirmelerimi paylaştım. Şimdi bu karanlık girişim sonrası muhakkak sağlıklı değerlendirmeler yapmamız ve gerekli tedbirleri tavizsiz almamız gerekir.
Bununla ilgili değerlendirmelerimi de daha sonra sizlerle paylaşacağım.
EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR!