Irkçılık; Hüseyin Çelik gibi Uludere olayı üzerinden kan siyaseti yapmaktır


MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural TBMM’de yaptığı basın toplantısında , Hüseyin Çelik’in, Uludere’de yaşanan olayla ilgili yaptığı açıklamaları eleştirdi.
Çelik’in açıklamaları şeytani vesveselerinin sonucu olarak değerlendiren Vural, “Bu millete kan tasnifi yapmak, ırkçılık ve cahiliye döneminin kalıntısıdır. Hüseyin Çelik de bu dönemden kalma zihniyetle siyaset yapan bir bedbahttır. Bu zihniyet, ırkçılığın daniskasıdır” dedi.

TBMM’de bir basın toplantısı düzenleyen Vural, Çelik’in açıklamalarına Başbakan’ın sözleriyle yanıt verdi. Başbakan Erdoğan’ın konuşmasında “Uludere’de 35 Kürt öldürüldü diyerek olayı etnik zemine çekmeye çalışanlar milli, ahlaki, insani değerleri ayaklara altına almış ve çiğnemiştir” dediğini hatırlatan Vural, “Çelik’in açıklamaları, meseleyi etnik zemine çekmektedir. Başbakanın sözünü ettiği değerlerden yoksun birinin, AK Partinin sözcülüğünü yapması, bu partiye oy verenler için de bir züldür. Çeli’in açıklamaları, şeytanla yaptığı görüşmelerin ve şeytani vesveselerinin bir sonucudur. Hüseyin Çelik’in şeytanla yaptığı istişarelerden sonra bu açıklamaları yaptığını görmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bunun rahmani bir tarafı olmayacağı açıktır.” diye konuştu. Açıklamalarda kullanılan ifadelerin ”şeytani vesveselerden kaynaklandığını” öne süren Vural, ”Şeytanla görüşüp, açıklama yapan birinin AKP’nin sözcüsü olması eminim ki oy verenler için de bir zuldür. Hüseyin Çelik, fitne peşindedir” diye konuştu.
Çelik’in, açıklamasında MHP’yi ”ırkçılıkla” suçladığını öne süren Vural, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Asıl, ‘Kürt kanı’, ‘Laz kanı’ diye vampirliğin standartlarını dile getirenler, ırkçının daniskasıdır. Kan tasnifi yapmak ırkçılıktır. Bunlar cahiliye devrinin kalıntıları. Sayın Genel Başkanımızın, Uludere’deki olay için ‘devlet gereğini yaptı” sözlerini ırkçılıkla bağdaştırmak ancak şeytanla istişare yapan birine yakışır. Böyle bir konuyu etnik zemine taşıyan bir zihniyet, tüm milli, manevi, insani değerlerini ayaklar altında çiğnemiş demektir. O da Çelik’in ta kendisidir. Çelik, kan siyaseti yürütüyor.”
Hüseyin Çelik’in, ”Devlet gereğini yaptı” sözünden rahatsız olmasının, ”aslında bu operasyon gereksizdi” düşüncesinin tezahürü olduğunu savunan Vural, ”Bu, ‘devlet halkını bombalıyor’ diyenlerle aynı zihniyet” dedi.
Çelik’i, kan siyaseti yürütmekle suçlayan Vural, BDP ve AKP’yi “ithal yumurta ikizleri” olarak nitelendirdiği konuşmasında şunları söyledi:
“Gültan Kışanak “Uludere’de katliam yapıldı, Kürtleri yok etmek için bu operasyon yapıldı’ diyor. Çelik’in açıklamaları ile Kışanak’ın açıklamaları arasında zerre kadar fark yoktur. Al birini vur ötekine. Hüseyin Çelik, BDP’nin değirmenine su taşımaktadır. Bunlar, ithal yumurta ikizleridir. Maskeli ve münafık bir siyaset sürdürülmektedir. Hüseyin Çelik, Türk milleti ve milliyetçiliğinin düşmanıdır. Taşeronu olduğu küresel patronlarının sözcülüğünü yapmaktadır. Türk milletinin kültüründen, egemenliğinden rahatsız olmaktadır. MHP’ni ırkçılıkla suçlayan Çelik gibi bölücüler amaçlarına ulaşamayacaklardır. Çelik gibiler ne konuşursa konuşsun bu kervan yürüyecektir. Çünkü MHP olarak enselerindeyiz ve bizden korkmaya devam edeceklerdir.”
Çelik’in açıklamalarının Abdullah Öcalan’ın geçmişte söylediği sözlerinin tekrarı olduğunu öne süren Vural, bu sözlerin; “ayrıştırmak, kutuplaştırmak ve çatıştırmak” amacını taşıdığını iddia etti. Vural” Çelik, bu açıklamalarıyla milliyetçilik düşmanı olduğunu ortaya koydu. MHP, bu milleti tarihinden, kültüründen koparmak isteyenlerin korkulu rüyasıdır. Çelik gibiler ne konuşursa konuşsun, bu kervan yürüyecek. Enselerindeyiz, bizden korkmaya devam edecekler. Soruyorum şimdi, bir geçmişe bakın Çelik ile Abdullah Öcalan’ın sözleri arasında ne fark var?” dedi.
Bedelli Askerlik Yasası görüşmeleri sırasında Milli Savunma Bakanı’na “Genelkurmay’ın görüşü nedir?” diye sorduğunu Bakanın yanıt olarak “Genelkurmay evet dese ne olur, hayır dese ne olur” şeklinde cevap verdiğini hatırlatan Vural, şöyle devam etti:

“O dönem tüm gazetelerde Bakanın bu sözleri manşetlerden verilmişti. Bakan o sözleri söylediğinde Genel Kurul’da alkışlar kopmuştu. Demokrasinin geldiği noktaya bakın denmişti. Sonunda ne oldu? Milli Savunma Bakanı o sözleri nedeniyle Genelkurmay’dan özür diledi. Genelkurmay’ı aşağılayanlar, Meclis’te bir milletvekilinin sorusuna dahi cevap vermeyerek bilgiden mahrum bırakanlar, daha sonra kapalı kapılar ardında özür dilemek zorunda kalıyorlar. Bu zihniyet, karakolda ötüyor, mahkemede şaşıyor zihniyetidir.”