Teröristbaşının mesajını TBMM’de siyasi partilere ileten heyet görüştükleri tüm partilerin “Kürt sorununa ve terörün bundan kaynaklandığına dair mutabakata” vardığını açıklamış.
Böyle bir mutabakat var mıdır?
Bu açıklamaya göre heyet, 28 Aralık 2024’te teröristbaşı ile yaptıkları görüşmenin sonuçlarını siyasi partilerle değerlendirmiş.
Teröristbaşıyla görüşmede “Kürt sorununa ve bundan kaynaklı çatışmalı sürece kalıcı çözüm bulmak için pozitif katkı sunma istek ve iradesi” ve “TBMM ve demokratik siyasetin sorunun en önemli çözüm zemini” sonucu çıkmış. Heyet teröristbaşıyla yaptıkları görüşmedeki bu sonuç üzerinde siyasi partilerle 3 Ocak 2025’ten itibaren görüşmelerde karşılıklı değerlendirmeler yapılmış.
Bu değerlendirmeler sonucunda da tüm siyasi partilerde “Kürt sorunundan kaynaklı çatışmalı ve gerilimli süreci geride bırakma hususunda ortak bir arzu ve irade” varmış. Bu ifade heyetin teröristbaşıyla görüşmesinden aktardığı sonuç üzerinde tüm siyasi partilerin mutabakata vardığını ortaya koyuyor.
Yani bu açıklamaya göre tüm siyasi partilere göre;
1-Terör Kürt sorunundan kaynaklanıyormuş.
2-Kürt sorunu olduğunda mutabakata varılmış.
3-TBMM ve demokratik siyaset bu sorunun çözümünün zeminiymiş.
Buradan soruyorum:
-Terör Kürt sorunundan mı kaynaklıdır?
-Bunu kabul ettiğinizde silahları bırakmak için Kürt sorununu müzakere etmeyi kabul mü ettiniz?
-Terörün silahla kabul ettiremediğini, silahın bırakılmasıyla kabul mü edilmiştir?
-Terörün siyasal hedefi kabul ediliyorsa şehit ve gazilerimizin canıyla kanıyla koruduğu değerlerimiz ne olacaktır?
-Terör Kürt sorunundan kaynaklı ise silahı bırakmak sorunu müzakereyle çözmek için bir araç mı oluyor?
-Kürt sorunu varsa size göre nedir?
-Kürt sorununun kaynağı nedir?
-Bugüne kadar Kürtlerin kamusal ve özel coğrafik, ekonomik, sosyal ve siyasal hayata katılımında herhangi bir engel olmuş mudur?
-Anayasal ve yasal olarak böyle bir sorunu doğuran hangi hükümler vardır?
-Terörü Kürt sorunundan kaynaklı olduğuna dair kabulünüz terörü ve teröristleri haklı duruma sokmuyor mu?
-Teröristbaşı ve terör örgütü Kürtlerin temsilcisi midir?
-Müzakere yok, süreç yoksa TBMM ve siyaset bu sorunun çözümü için ne yapacaktır?
-Türkiye’de bir terör ve bölücülük sorunu yok mudur?
-Terör örgütü dış güçler tarafından Türkiye’nin istikrarını bozmak, Türkiye’yi zayıflatma ve bölme amacıyla kullanılmamış mıdır?
-Sevr’de dayatılan Kürdistan sorunu 100 yıllık proje değil midir?
-Terör örgütü Türkiye’de eylem yapamaz hale gelmişse, Irak’ta pençe atılmış terör örgütüne kapı kapatılmışsa, Suriye’de yeni yönetim terör örgütünün silahlı ve siyasi varlığını meşru görmüyorsa ve bunu sağlayan kahraman şehit ve gazilerimiz ile güvenlik güçlerimiz olduğuna göre teröristbaşının ve uzantılarının silah bırakma iddiasıyla Kürt sorununun kabulünün anlamı nedir?
Görüşme yapılan siyasi partiler, teröristbaşının mesajlarını ileten heyetle yapılan görüşmelerle ilgili yaptıkları bu açıklamada varıldığı iddia edilen böyle bir mutabakat hakkında açıklama yapmalıdır.
Maalesef çözüm süreci gafletinden sonra gelinen Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır, silahları ya bırakacaklar ya da tutanlar gömülecek, müzakere yok, süreç yok noktasından, teröristbaşı ve uzantılarının iddia ettiği terörün Kürt sorunundan kaynaklandığını ve bu sorunun müzakere edilmesini kabul bir geriye gidiştir.
Bunu kabul etmenin tarihimiz, bugünümüz ve geleceğimizle ilgili hiçbir bilgi ve fikirle ilgisi de ve gerekçesi de yoktur.
Siyasi partilerin mutabakata varıldığı ifade edilen sözde Kürt sorunu ile onun çözümü hakkında teröristbaşı ve uzantılarının görüşleri şunlardır:
“Teröristbaşı ve uzantılarına göre Kürt sorunu Kürtlerin ulusal haklarının tanınmaması ve Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahip olmamasıdır.”
“Ulus-devlet modeli, tek bir dil, kültür ve kimlik etrafında toplumu birleştirmeyi amaçlar.”
“Üniter devlet yapısı, merkezileşmeye ve tek tipleştirmeye yol açar, bu da farklı etnik ve kültürel grupların kendi kimliklerini ve özerkliklerini korumalarını zorlaştırır.”
Bunlara göre Kürt sorununun çözümü…
“Bunlara göre Devletin üniter yapısı, Türkiye gibi çok uluslu ve çok kültürlü bir ülkede, tıkanıklığa ve çatışmalara yol açıyormuş.”
“Türkiye’deki Kürt sorununun çözümü için demokratik özerklik ve demokratik ulus temelinde bir devlet modeli, ulus-devlet anlayışının ötesine geçen, çok kültürlü, çok dilli ve demokratik bir yapı istiyorlar.
Kürtlerin kendi geleceklerini belirleme hakkına sahip olduğunu savunur. Kürtlerin kendi kendilerini yönetmelerinin önündeki engellerin kaldırılması gerekir.”
“Kürtlerin haklarının anayasal güvence altına alınmasını, Kürt-Türk ilişkilerinin özgür bir temelde anayasal bir ifadeye kavuşturulmasını istiyorlar.”
“Üniter devlete alternatif olarak, demokratik konfederalizm modelini öneriyorlar. Bu model, farklı etnik ve kültürel grupların kendi özerk bölgelerinde kendilerini yönetebilecekleri ve bir konfederasyon çatısı altında bir araya gelebilecekleri bir sistem öngörür.”
Buradan Kürt Sorununu kabul eden siyasi partilere tekrar soruyorum…
-Sorun devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü müdür?
-Sorun egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olması mıdır?
-Sorun vatandaşlık bağıyla bağlanan herkesin Türk kabul edilmesi midir?
-Sorun eğitim ve kamusal dilin Türkçe olması mıdır?
-Sorun Cumhuriyeti kuran milliyetçilik fikri midir?
-Sorun Türkiye Cumhuriyetinin milli devlet olması mıdır?
-Sorun üniter devlet midir?
Önce silahları bırakma, barış söyleminden sonra gelecekte çözümün parametreleri nelerdir?
“Değerler çatışmasının yaşandığı günümüzde muvazaalar(danışıklı ilişkiler) daima tehlikelidir. Bugüne getirdikleri kolaylığı yarın çıkacakları imkansızlıklarla ödetir.”