Teröristbaşının açıklaması üzerine-4


Bu açıklama hakkında yabancı ülkeler de çeşitli değerlendirmeler yapmıştır.

Teröristbaşının bu açıklaması aynı zamanda Suriye’de PKK/PYD/YPG varlığını korumak amacı taşımaktadır.

Aslında bu sürecin aynı zamanda dış güçlerce sürdürüldüğü de ortaya çıkmıştır. Nitekim ABD Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Brian Hughes. “Bu önemli bir gelişme ve bunun ABD’nin kuzeydoğu Suriye’deki IŞİD karşıtı ortakları konusunda Türk müttefiklerimizi rahatlatmaya yardımcı olacağını umuyoruz. Bunun bu sorunlu bölgeye barış getirmeye yardımcı olacağına inanıyoruz,” demiştir.

PKK/PYD/YPG’nin yönettiği SDG elebaşı Mazlum Abdi, teröristbaşı açıklamasının “sadece PKK için olduğunu ve Suriye’deki bizimle ilgisi olmadığını” “PKK ile Türkiye arasındaki barışın Türkiye’nin Suriye’deki Kürt gruplarına yönelik saldırılarına devam etmesinin her türlü gerekçesini ortadan kaldıracağını” ifade etmiştir.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar İsrail-AB Ortaklık Konseyi toplantısında “Suriye ancak çeşitli özerklikleri içeren ve farklı yaşam tarzlarına saygı duyan bir federasyon varsa istikrarlı olabilir.” demiştir.

Suriye’de terör örgütünün silahlı ve siyasi varlığı Türkiye Cumhuriyeti açısından bir beka ve güvenlik sorunudur. PKK’nın siyasi ve silahlı gücü Kandil’de değil Suriye’nin doğusundadır. Teröristbaşı çözüm sürecinde PKK’yı Suriye’de konumlandırmış ve Esat tarafından da alan hakimiyeti verilmiştir. Teröristbaşının göstermelik silah bırakma çağrısı Suriye’deki varlığını kapsamamaktadır. Hedef Suriye’deki kazanımları korumaktır. Muhtemelen önümüzdeki süreçte PYD/YPG’nin silahlı ve siyasi varlığını korumak için yeni taktik adımlar atılacaktır.

Öte yandan PKK’nın sözde silah bırakma açıklaması uluslararası seviyede Türkiye’nin milli devlet ve milli kimliği gevşetecek adımların atılması konusunda bir baskının da gündeme getirebilecektir. Nitekim Almanya Başbakanı Scholz ve Dışişleri Bakanı “daha ileri adımların atılması gerekiyor. Sözcü, “Bu, her şeyden önce Türkiye’deki Kürtlerin kültürel ve demokratik haklarına saygı gösterilmesini ve bunların garanti altına alınmasını içerir” demişti.

Bir diğeri de bu açıklama hakkında iç siyasette yapılan açıklamlardır.

Teröristbaşının açıklamasına Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Uçum “Devlet İnisiyatifinin çizdiği çerçeveye ve içeriğe uygun oldu.” “Pazarlıksız, kayıtsız ve şartsız çağrı olacak denmişti ve aynen öyle oldu.” demiştir.

Herşeyden önce insanlık düşmanı bir teröristbaşının açıklamasının “devlet insiyatifine uygun” olduğunu ifade etmek son derece sakıncalıdır. Teröristbaşı ve fikirleri “devlet insiyatifiyle” paralel göstermek Anayasadan kaynaklanan devlet yetkisini meşruiyeti olmayan bir mahkuma indirgemektir.

Bu açıklamada yer alan kimi ifadeler PKK ideolojisinin ifadesidir. ideolojik ve jeopolitik palavradır. Milli devleti, cumhuriyeti, Türkçemizi, vatandaşlık bağımızı sorgulayan bir açıklama “devlet insiyatifine uygun” görülemez. Eğer teröristbaşının ideolojik ve jeopolitik zırvaları “devlet insiyatifine uygun” görülürse bu muvazaanın yarın çıkacak imkansızlıklarla bedel ödeteceği açıktır.

Teröristbaşının açıklamasında sakladığı gerçekler devlet inisiyatifine uygun görülürse bunlar yerine getirilmediğinde devletin kandırdığına ilişkin bir söylemin bölücü siyasi amaçlar ve zihniyet için nasıl bir zemin oluşturacağının farkında mısınız?

Öte yandan Uçum “Pazarlıksız, kayıtsız ve şartsız çağrı olacak denmişti ve aynen öyle oldu.” demiştir. Soruyorum “Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” ifadesi şart değil midir? Teröristbaşının açıklamasında yer alan “Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir.” ifadesindeki görev kime aittir? Bu görevi kim getirecektir? Bu ifadenin altında Kürtçe eğitim dili, vatandaşlık bağının yeniden düzenlemesi bir pazarlığın parçası mıdır?

Diğer taraftan eski Başbakan AK Parti milletvekili Yıldırım “terör örgütlerine destek verenler, ‘Anadil konusu hallolsun’ diyor. Devletimizin adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bu ülkeye vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk’tür. ‘Türklerden başkasına yaşam hakkı yok’ diyorlar.” diyerek şu ifadeleri kullanabilmiştir: “Vatandaşlık tanımı yeni anayasada gözden geçirilebilir. Bir etnik kimliği tanımlamak, öne çıkartmak değil de etnik kimliğinin kim olduğuna bakmaksızın vatandaşlığı önceleyen bir güncelleme yapılabilir. Bu bazı etnik grupların kendilerini ihmal edilmiş düşüncesinden kurtarabilir. Buna mani yok, şovenizme gerek yok” diyebilmiştir.

Vatandaşlık tanımında Türklüğün olmasını şövenist gören bir zihniyet milli kültüre dayalı Türk milletinin sosyolojik varlığını tanımamaktır. Yıldırım ayrıca “Tabii yeni yapılacak anayasada belki de yapılması gereken önemli konulardan bir tanesi de şu olmalıdır. Yerel yönetimlere Adem’i merkeziyetçilik tanınmasıdır. Belediyeleri hem kaynak hem yetki olarak güçlendirmek lazım. Onlar da büyük millet meclisi olduğu gibi yerel meclislerdir.” demiştir.

Ne yapacaksınız özerklik mi vereceksiniz? Üstelik bu hususlar önümüzdeki süreçte millet ve devlet yapımızın değişmesine yönelik bir sürecin hazırlığı değil midir?

Bu açıklama üzerine CHP Genel Başkanı “Terör örgütünün silah bırakması ve kendini feshetmesi çağrısı önemlidir.” “Kürt meselesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, toplumun tüm kesimlerini kapsayarak, şeffaflıkla ele alınması ve çözülmesi yönündeki tavrımızı koruyoruz.” demiştir.

İBB Başkanı da “…çağrıyı değerli buluyoruz. Ancak, sorumluluk sadece tek bir tarafın değil, bu ülkeyi yönetenlerin de omuzlarındadır. Türkiye’nin gerçekten demokratik, insan haklarına ve hukuka uygun ilkelerle yönetilmesi asıl meseledir. Cumhuriyet fikri tam da bunu tarif eder; koşulsuz tüm yurttaşlarını kapsar ve kucaklar.” demiştir.

Şimdi ben de buradan soruyorum. Bu açıklamayı okudunuz mu? Bu açıklamada yer alan kimi ifadeler sizi rahatsız etmedi mi? Kürt meselesi nedir? Bu meseleyi doğuran sebepler nedir? Çıkın açıklayın.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar, birkaç düşman aleti mürteci, beyinsizden başka hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir yapmamıştır. Çünkü bu millet fertleri de umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlaka, hukuka sahip bulunuyorlar.” demiştir.

Siz Atatürk’ün bu ifadesi karşısında “Kürt Meselesi” ifadesini nasıl anlamlandırıyorsunuz?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin hangi ilke ya da fikri bu meseleyi doğurmuştur?

Türkçe dışında resmi ve eğitim dilini kabul mü edeceksiniz?

Vatandaşlık tanımını mı değiştireceksiniz?

Silahla katliamlar yapmış bir terör örgütü ve başı demokrasi savunucusu mudur? Hukukun üstünlüğünü mü savunmuştur?

Katiller insan haklarını mı savunmuştur? Teröristbaşının açıklamasının çağdaş demokrasi ile ilgisi var mıdır?

Cumhuriyet tek tipçi olarak mı yorumlanmıştır? Kim yorumlamıştır? Atatürk Cumhuriyetin kuruluşunda ayrımcılık mı yapmıştır?

Teröristbaşının açıklaması ve görüşleri ile “Cumhuriyet fikri” arasında ne gibi bir paralellik vardır?

“Ancak, sorumluluk sadece tek bir tarafın değil, bu ülkeyi yönetenlerin de omuzlarındadır.” diyerek iktidarın teröristbaşının taleplerine cevap vermesi mi istenmektedir? Bu taleplere siz de evet mi diyorsunuz?

Bu konuda Anayasa değişikliği için sözünüz mü var?

KISSADAN HİSSE…

“BİLGİ OLMADAN FİKİR, FİKİR OLMADAN SİYASET OLMAZ.”

“DİBİ GÖRÜNMEYEN BİR KUYUDAN SU İÇİLMEMELİ”

“DİBİ GÖRÜNMEYEN SUDAN GEÇİLMEMELİ”

“BULANIK SUDA BALIK AVLANMAMALI”

“Rabbim! Bana lütfettiğin nimetlere andolsun ki, …suçlulara (ve suça itenlere) asla arka çıkmayacağım.” “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicileriz!” derler. “İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir.”

SON SÖZ…

-Türkiye Cumhuriyeti devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Milli devlettir.

-Egemenlik kayıtsız şartsız Türk milletinindir. -Türkiye Cumhuriyeti devleti üniterdir. -Resmi ve eğitim dili Türkçedir.

-Vatandaşlık bağıyla bağlanan herkes Türk kabul olunur. -Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.

-Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

-Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Türk Milleti’nin kültür ve devlet felsefesi, milli bütünleşme ve milli demokrasi ülküsüdür.

KAYITSIZ ŞARTSIZ SİLAHLAR BIRAKILMALIDIR…

SÜREÇ, MÜZAKERE YOKTUR…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir