Papatya Falı ya da Var mı Yok mu?
PKK-KCK-YPG-PYD (hangisi) silah bırakacak(mı)? Kim Bırakacak(mı)?
Teröristbaşı: “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.” (27 Şubat 2025)
“Çekilirsek gerilla biter” görüşüne katılmıyorum. Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Şu an Suriye’de elli bin var.” (23 Şubat 2013)
“Suriye’deki çözüm Türkiye’deki çözümdür.” (21 Temmuz 2013)
AK Parti Sözcüsü: “PKK, YPG, PYD, SDG hangi adla olursa olsun Irak’taki ve Suriye’deki bütün unsurlarıyla terör örgütü silah bırakmalı ve kendini feshetmelidir.”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı: “Çağrı tüm terör unsurlarına yöneliktir. PKK yapısı bölgedeki bütün unsurlarıyla organik bütünlüğe sahiptir. Örgütün Türkiye, İran, Irak ve Suriye’deki tüm varlıklarıyla birlikte tamamen sona ermesi mesajı olduğu nettir. Aksi düşünülemez.”
DEM Eş Başkanı(İmralı heyetinden): “Hem YPG den Mazlum Abdi’nin hem Salih Müslim’in yaptığı açıklamalarda bu çağrı ve bize gelen mesajlarda bu çağrının bizi fesih çağrısının bizi kapsamadığını, kendi örgütüne yapılmış bir çağrı olduğunun altını çizdiler.”
SDG(PKK/YPG/PYD) ele başı Mazlum Abdi: Teröristbaşı “Bize mesaj göndererek görüşlerini açıklamıştı.” Açıklaması da “sadece PKK için ve Suriye’deki bizimle ilgisi yok.”
İmralı mektupçusu Ali Kemal Özcan: “Öcalan 23 sene önce fes etmiş örgütü ve bunlardan bir tanesi çıkıp “Örgüt zaten fes edilmiştir” dedi mi bunca senedir? PKK’da silah kalmadı, Kandil’de kendilerini koruyacak kadar silahları var. YPG de zaten silah bırakmaz. Öcalan terminolojisinde ‘gruplar’ dağ için kullanılır, devlet de bunu bilir. Mazlum Abdi’ye mektubu özel kargoyla gönderdi de devlet görmedi mi? Öcalan o mektupta ‘siz de silah bırakacaksınız’ demiş olsun, amuda kalkarak özeleştiri veririm” YPG’nin silah bırakması, silah gömmesi diye bir şey söz konusu değil bu hâliyle. Suriye’de de neredeyse devletleşme noktasına doğru ilerleyen, Suriye’nin üçte birini kontrol eden bir güçten bahsediyoruz. Şu ortamda Öcalan PKK’yi fesheder, yüz kere daha fesheder, ne olacak!”
Silahı kim bırakacak? İpe un serme mi? Parodi mi?
Papatya Falı ya da Var mı Yok mu?
Müzakere, süreç, sonrası var mı, yok mu?
Teröristbaşı: “siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyorum.” “Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.”
AK Parti Sözcüsü: “Bir al-ver hiçbir şekilde söz konusu değildir. Bir pazarlık söz konusu değildir.”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı: “Pazarlıksız, kayıtsız ve şartsız çağrı olacak denmişti ve aynen öyle oldu.” “Dolayısıyla bu asla akıllarda kaldığı gibi ne eski tarzda ne de onun yeni versiyonunda bir çözüm süreci değildir.”
PKK Yürütme Komitesi: “Başarı için demokratik siyaset ve hukuki zeminin de uygun olması gerektiğinin altını çizmek istiyoruz. Öcalan’ın fiziki özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşması, arkadaşları dahil istediği herkesle engelsiz ilişki kurabilmesi gerekir.”
DEM Eş Başkanı: “Öcalan devletin ilgili kurumları, iktidar ve tüm muhalefetle görüşlerini heyetimiz üzerinden paylaştı. Orada talepleri, gereklilikleri ve çözüm için olmazsa olmazları ortaya koydu. Aynı düşüncelerini İmralı’da da ifade etti.
Peki iktidar bu süreçte ne yapacak, devlet ne yapacak, çözüm projeleri nedir, bu meseleyi nasıl çözecekler? O konuda da toplumun kamuoyunun bizlerin de beklentisi var. Çağrı yapıldı, örgütü cevap verdi. Şimdi yanıt iktidar ve devletin kendisindedir. Buyurun, çağrının amacına ulaşması için sizler ne yapacaksınız sorusu orta yerde duruyor. Şiddet ve çatışma zemininin ortadan kaldırılmasının yolu somut yasal adımların zaman kaybetmeksizin atılmasından geçiyor. Artık hukuki ve siyasi düzenlemeler de bir an önce hayata geçirilmelidir. Öcalan’ın özgür çalışma ve yaşam koşulları da oluşturulmalıdır.”
HDP eski Grup Başkanvekili Dolmabahçe Heyetinden Baluken: “Öcalan’ın çağrısı bir yönüyle Dolmabahçe Mutabakatı’nın güncellenmesidir. Metin önümüzdeki dönem açısından oluşturulması gereken müzakere sürecine dair bir taslak çerçeve olarak görülebilir. Anayasasıyla birlikte ortaya konan tekçi anlayışın doğurduğu ciddi sorun alanları var ve bu yüzyıl içinde demokratik adımlar atılamadığı, yasal, anayasal mevzuatlar oluşturulamadığı için o sorunlar bugüne kadar taşınmış oldu. Bu anlamda tabii ki devletin mevcut temel yaklaşımı, temel zihniyeti, bir yönüyle değişime açık olması gereken bir yerde olmalı.”
İmralı mektupçusu Ali Kemal Özcan: “Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir. İşte işin özü burada. Öcalan’a bir demokratik siyaset yapma alanı açılmadan olmaz, o olmadan silah bırakma işi havada kalır. O yüzden diyorum: “Bu hâliyle silah bırakma konusunu komedi alanına havale ederiz.”
Ne dersiniz…
Malum çağrıya olumlu yaklaşım ne? Bir süreç var mı? Kayıtsız şartsız silah bırakılacak mı?
Açık ve net…
Kayıtsız şartsız silah bırak…
Süreç yok, müzakere yok, sonrası da yok…